Oral kanser olarak da bilinen ağız kanseri; ağız boşluğu, dudak, dil, diş, diş etleri, ağzın kemik çatısı ile orofarenk adı verilen boğazla dilin gerisinde yer alan bölgede görülebilen kanserlerdir. En yaygın görülen yedinci kanser türüdür ve bu oran çoğu ülkede artış gösterir. Erkeklerde görülme oranı kadınlara oranla 2 kat daha fazla olan bu kanser türü ortalama 50’li yaşlarda görülür. Genellikle de dil, diş eti ve ağız tabanında ortaya çıkar. Her kanser türünde olduğu gibi erken evrede teşhis edilmesi oldukça önemli. Böylelikle doğru bir tedavi ile yüksek başarı elde edilebilir.
Ağız kanseri evreleri aşağıdaki gibidir:
Ağız kanserinin belirtileri tümörün konumuna göre farklılık gösterir. Genellikle ağızda oluşan ince düzensiz beyaz veya kırmızı lekeler ve beyaz bir kabuklanma olarak görülür. Ağız kanseri belirtileri aşağıdaki gibidir:
Bu belirtilerden herhangi birinin 2 haftadan uzun sürmesi durumunda doktora başvurulması çok önemlidir.
“Ağız kanseri neden olur?” diye merak ediyorsanız ağız kanseri nedenleri arasında birçok risk faktörü olduğunu bilmelisiniz. Bunlar arasında tütün ve alkol kullanımı en önemli risk faktörleridir. Tütün ve alkol kullanımın miktarına bağlı olarak kansere yakalanma olasılığı da farklılık gösterir. Bunlar dışında cinsel yolla bulaşan HPV enfeksiyonu, daha önceden baş boyun bölgesinde kanser gelişimi öyküsü ve kötü ağız hijyeni diğer ağız kanseri nedenleri arasındadır. Bu temel risk faktörlerine ek olarak dudakların güneş ışığına aşırı maruziyeti, UV ışınlar, zayıflayan bağışıklık sistemi, kötü diyet ve genetik sendromlar ağız kanseri nedenleri arasında yer alır. Risk faktörlerinden kaçınarak ağız kanserlerinden büyük oranda korunmak mümkündür.
Ağız kanserlerinin teşhisinde kullanılan rutin bir tarama testi yoktur. Düzenli olarak yaptırılan doktor muayeneleri önemlidir. Semptomlar olsun veya olmasın doktorunuz rutin kontrol sırasında ağızda oluşan anormal doku değişikliğini fark eder, herhangi bir yumru kitle veya yara hissedebilir. Muayene sonucunda şüpheli yapıların tespit edilmesi halinde doku biyopsisi uygulanır. Biyopsi ile laboratuvarda incelenen hücrelerde kanser hücresi olup olmadığına veya gelecekteki kanser riskini gösteren kanser öncesi değişikliklere bakılır. Ağız kanseri hücresi saptanırsa doktorunuz kanserin evresini belirlemek veya vücuda yayılıp yayılmadığını tespit etmek amacıyla bazı görüntüleme yöntemlerine başvurur. Evreleme yöntemleri şunları içerebilir:
Ağız kanserlerinin tedavisi hastanın durumuna göre ve kanserin bulunduğu evreye göre değişiklik gösterir. Kanserin tedavisinde bir tip tedavi yöntemi kullanılabileceği gibi kombine tedaviler de uygulanabilir. Başlıca tedavi yöntemleri aşağıdaki gibidir:
Ağız Kanserinde Cerrahi Tedavi: Ağız içi kanserlerinin tedavisinde en yaygın olarak kullanılan yöntem ağız kanseri ameliyatıdır. Bu yöntemle tümör veya çevresindeki zarar verebileceği sağlıklı dokular çıkarılır. Kanser hücrelerinin lenf düğümlerine yayıldığı durumlarda kanserin boyutu ve derinliğe bağlı olarak yüksek risk görülüyorsa doktor boyundaki lenf düğümleri ve ilişkili dokuları çıkarma yöntemi (boyun diseksiyonu) uygulayabilir.
Ağız Kanserinde Radyoterapi: Radyoterapi, kanser hücrelerini öldürmek amacıyla kullanılır. Radyoterapi sıklıkla ağız kanseri ameliyatı sonrası uygulanır. Radyoterapi ve kemoterapi birlikte kombine olarak da uygulanır. Ancak bu durumda radyoterapi kaynaklı yaşayacağınız yan etkiler artabilir. Radyoterapi ağız kanserinde ileri evrelerde hastaların yaşadığı sorunları azaltmaya da yardımcı olabilir. Radyoterapi uygulandığında ağız kuruluğu, dişlerde ve çenede hasarlar gibi yan etkiler oluşabilir. Radyoterapi alınan dönemde diş hekimine başvurarak diş ve ağız sağlığını korumada yardım alınabilir.
Ağız Kanserinde Kemoterapi: Kemoterapi kanser hücrelerini öldürmek veya küçültmek amacıyla kimyasallar kullanılan bir tedavidir. Tedavide kemoterapi tek olarak değil radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonu ile kullanılır.
Ağız Kanserinde İmmünoterapi: Diğer tedaviler uygulanıp standart tedavilere yanıt vermeyen hastalarda immünoterapi tedavi yöntemi kullanılabilir. Bu yöntemde kanserle savaşan yardımcı ilaçlar kullanılarak ileri düzey ağız kanseri tedavilerinde uygulanır.
Ağız kanseri tedavi edilmediği takdirde yakınında bulunan sağlıklı dokulara, kan damarlarına, lenflere, sinirlere ve kemiğe kadar yayılarak durumu daha riskli bir hale getirebilir.
Belirtilerin 2 veya 3 haftayı geçtiği dil ve ağız içerisindeki lezyon şikayetleri arttığı durumlarda bir kulak burun boğaz uzmanına başvurulması gereklidir.
Ağız kanseri lezyonları başlangıç döneminde ağrı yaratmaz bu nedenle ihmal edilebilir. Kanser ilerleyerek sağlıklı ağız dokularına zarar vermeye başladığında ağrı şikâyeti de başlar. Gelişen tümörlerin her zaman ağrı vermemesinin yanında yayılarak kanamaya sebep olacak ülserle görülebilir.
Tütün ürünlerini kullanmayı bırakın. Kullanılan tüm tütün ürünleri ağzınızdaki hücreleri tehlikeli kimyasallara maruz bırakarak kansere yakalanma riskini etkileyebilir. Alkol kullanımını bırakın, kullanıyorsa azaltmaya çalışın. Alkol kullanımı ağzınızdaki hücreleri tahriş ederek ağız kanserine savunmasız hale getirebilir. Dudaklarınızı aşırı güneşe maruz bırakmayın. Gölgede kalarak dudaklarınızı güneşten koruyun ve güneş koruyucu dudak ürünlerini uygulayın.
Ağız kanseri erken teşhis edildiğinde ölüm riskini yüksek oranda azaltır. Kendi kendinize yapacağınız muayene ile kolaylıkla tespit edebilirsiniz. Işığın yüksek olduğu bir ortamda ayna karşısında muayene gerçekleştirebilirsiniz. Muayene için diş etlerinizi ve dudaklarınızın iç yüzünü inceleyin. Sert ve yumuşak damağınızı inceleyin. Dilinizi dışarı çıkararak ağzınızın içini kontrol edin. Çenenizin alt kısmını ve boyun bölgenizi inceleyerek şişlik olup olmadığınızı elinizle kontrol edin.
Ağız kanserinin erken teşhis edilmesi durumunda elde edilecek başarı oranı oldukça yüksektir. Özellikle 2 cm’den daha küçük lezyonlarda tedavi başarı yüzdesi çok daha yüksektir.
Skuamöz hücreli kanser en yaygın olarak görülen ağız kanseri türüdür. Ayrıca tükürük bezlerinden kaynaklanan kanserler ve bunlar haricinde lenf bezlerinde, kemik, kıkırdak, kas ve damarda oluşan kanserler görülmektedir.