444 3 703

Stockholm Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

 

Bir yabancı tarafından bir odada esir tutulduğunuzu hayal edin. İçinizde dolaşan baskın duyguların korku, tiksinti ve hatta nefret olmasını beklersiniz. Peki ya bu duygular düşünülemez bir şeye dönüşürse: sizi esir alan kişiye karşı empati! Psikolojik gerilim filminin akıl almaz bir değişimi gibi görünse de son derece gerçektir. Kafa karıştırıcı bir psikolojik fenomen olan Stockholm sendromunun kökeni 1973 yılında gerçekleşen bir banka soygunu vakasına dayanır. Bu olayda Clark Olofsson ve bir arkadaşı dört banka çalışanını altı gün süresince rehin tutar. Rehin alınan bu dört kadın çalışanın hırsızlara karşı empatik ve sevecen bir tavır sergiler. Dahası polisin bankaya müdahale edeceğini anladıklarında rehineler hırsızları uyarır. Altıncı günün sonunda kurtarılan rehinelerin kurtarıldıktan sonraki süreçte de hırsızlarla olan ilişkileri devam eder. Hatta bazı rehineler hırsızların avukatlık masraflarını öder. Sendromun en çarpıcı örneği ise bir kadın rehinenin nişanlısından ayrılıp bir hırsızla evlenme kararı almış olmasıdır. Bu olayın ardından psikiyatr Nils Bejerot tarafından ilk defa Stockholm sendromu tanımı yapılır. Her ne kadar kesin bir tanısı olmasa da sendrom psikoloji alanında genel olarak kabul görmüştür.

Stockholm Sendromu Nedir?

Stockholm sendromu nedir?” sorusunu daha detaylı yanıtlamak gerekirse; Stockholm sendromu bireylerin psikolojik ve duygusal zorbalığa maruz kaldıklarında örneğin rehin alındıkları veya cinsel saldırıya uğradıkları durumlarda, kendilerine zarar veren kişiyle empati kurma ve onlara karşı duygusal bir bağ oluşturma eğilimini ifade eder. Genellikle bu tür bir bağ kurma eylemi mağdurun soyguncularına karşı hissettiği sadakat, empati ve duygusal bağı içerir. Bu da genellikle psikolojide anksiyete ve hayatta kalma korkusunu hafifletecek bir savunma mekanizması olarak görülür. Kişinin kurtulmayı umut etme yeteneğini yitirdiği zamanlar kendilerine şiddet uygulayan kişiye muhtaç olduklarını düşünmeye başlar. Halk arasında bu durumu açıklamak için sıkça celladına âşık olmak terimi kullanılır. Zorba kişiden gelen en küçük olumlu davranış bile mağdurdaki minnettarlık ve bağlılık duygularını tetikleyebilir ve gerçekliği bulanıklaştırabilir. Bu bağın varlığı mağdurun saldırganla iş birliği yapmasına yol açabilir. Bu durum ise panik halindeki mağdura zarar verebilir.

Stockholm Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Stockholm sendromu ilk olarak bir rehin alma durumunda tanımlanmış olsa da sosyal ilişkilerde de görülebilen bir durumdur. İlişkide eziyet gören kişi kendisine zarar verene bağlanabilir. Bu bağlanma sürecinde Stockholm Sendromu belirtileri gösterir. Bu belirtiler aşağıdaki gibidir:

  • Gerçeklikten koparak kendi perspektifini kaybetme
  • Kendini koruma amacıyla zorba kişiye yaranmaya çalışma
  • Kendini yaşadığı durumun suçlusu olarak görme
  • Minnettarlık duygusu geliştirme
  • Şiddeti ve kötü muameleyi görmezden gelme
  • Zorbaya karşı empati kurma çabası
  • Zorbaya yardım etmeye kadar varabilecek duygusal bağ oluşturma

Stockholm Sendromu Kimlerde Görülür?

Stockholm sendromu ismini Stockholm'deki bir rehine krizinden alsa da bu durum sadece rehine durumları ile sınırlı değildir. Toplumun pek çok kesiminde ve günlük hayatta da İlişkilerde Stockholm sendromu durumuna rastlanabilir. Örneğin mahkûmların gardiyanlarına, savaş tutsaklarının düşman askerlere, ensest mağdurlarının ebeveynlerine, şiddet gören kadınların kocalarına, tarikat üyelerinin liderlerine ve ölüm kampı tutuklularının baskıcı ilişkilerindeki kişilere duydukları paradoksal bağlılık bu durumu açıkça gösterir.

Stockholm Sendromu İnsan Psikolojisini Nasıl Etkiler?

Stockholm Sendromu belirtileri yaşayan ve psikolojik esaret altında sayılan kişilerde travma sonrası stres bozukluğuna rastlanır ve bu kişiler günlük hayata adapte olmakta zorlanırlar. Stockholm sendromunda insanların fiziksel ve ruhsal olarak yaşadığı değişimler aşağıdaki gibidir:

  • Dikkat eksikliği
  • Gerçek dışı duyguların neden olduğu duygusal değişimler
  • Güvensizlik hissi
  • Hayattan zevk alamama durumu
  • Her şeye karşı şaşkınlık hissi
  • Kabus görme
  • Sebepsiz sinirlilik hali
  • Travmatik olayı defalarca hatırlama
  • Uykusuzluk

Hangi Durumlarda Stockholm Sendromu Yaşanır?

Stockholm Sendromu, belirli durumlarda kişinin verdiği psikolojik bir tepki olarak görülebilir. Sendromun oluşabileceği koşullar ve açıklamaları şu şekildedir:

  • Stockholm Sendromu, bir kişi tutsak edildiğinde veya dış dünyadan izole edildiğinde gözlenir. Rehineci veya tehditkâr kişiye karşı rehin ya da tutsak durumdaki bireyler hayatta kalma stratejisi olarak duygusal bağ kurabilir. Araştırmalara göre yoğun korku ve çaresizlik hissi - esaret veya izolasyon sonucu gelişebilir - Stockholm Sendromu'nun oluşumuna katkıda bulunabilir.
  • Rehine alan kişi ve kurban arasındaki güç dengesizliği Stockholm Sendromu'nun meydana geldiği durumlarda genellikle gözlenir. Rehine alan kişi kurbanın temel ihtiyaçları olan yiyecek, su ve güvenliğe erişimini kontrol eder ve bu durum kurbanın rehine alana olan bağımlılığını artırır. Yapılan bir çalışmada istismara dayalı ilişkilerdeki güç dengesizliğinin mağdurlarda sendromun gelişimine etkisi olduğu tespit edilmiştir.
  • Rehin alınan bireyin duygusal manipülasyona maruz kalması Stockholm Sendromunun ortaya çıkmasına etki edebilir. Rehin alan birey mağdurun güvenini ve bağlılığını elde etmek için kibarlık, anlayış gibi yöntemler kullanabilir. Bir araştırmaya göre rehinecinin dönemsel olarak ödüllendirme ve cezalandırma kullanması da bu sendromun gelişimine katkı sağlayabilir.
  • Stockholm Sendromu bir bireyin kaçabileceği seçeneklerin sınırlı olduğunu düşündüğünde meydana gelebilir. Mağdur kendisini rehine alan kişinin tek güvence ve koruma kaynağı olduğuna inanmaya başlayabilir. Finansal istismara uğrayanlar da finansal özgürlük için seçeneklerinin kısıtlı olduğunu hissettiklerinde bu sendromu yaşayabilir.

Stockholm Sendromu Kişiyi Nasıl Etkiler?

Sendromun en belirgin özelliklerinden biri istismarcı ile pozitif bir duygusal ilişki oluşmasıdır. Bu sendromu yaşayan bireyler kendilerini rehine alan veya istismar eden kişiye karşı sevgi, hayranlık ve hatta aşk hissi duyabilir. Bu duygusal bağlantı istismarcının zaman zaman mağdura karşı gösterdiği şefkat veya anlayış ile desteklenebilir. Sendromlu bireyler kendilerine kötü davranan kişiden gelen zararı ya da tacizi reddedebilir veya önemsizleştirebilir. Bu durum yaşadıkları travmanın duygusal yükünü kabullenmekten kaçınmak için bir savunma mekanizması olabilir. Sendrom mağdurları genellikle istismarcılara karşı sadakat veya minnettarlık hissederler çünkü onların güvenlik, koruma ve hatta hayatta kalma konusunda önemli bir rol oynadığını düşünürler. Bu duygusal bağ mağdurun temel ihtiyaçlarını karşılamak için istismarcıya olan bağımlılığının artmasına neden olabilir. Sendroma sahip kişiler genellikle başkalarına güvenmekte veya kendi başlarına karar almakta zorlanabilir. Bu durum genellikle istismarcıya duydukları duygusal bağın yanında yaşadıkları kötü muameleyi kabullenmenin getirdiği endişe ve korkudan kaynaklanır. Sendromlu bireyler onlara yardım etmeye ya da onları kurtarmaya çalışan kişi ve kurumlarla ilgili endişe veya korku hissi yaşayabilir. Bu durum genellikle saldırgana olan duygusal bağın yanı sıra bilindik ortamdan ayrılıp belirsizliğe adım atma ihtimalinden doğan korku ve endişeden kaynaklanır.

Stockholm Sendromu Tedavisi Var mıdır?

Stockholm sendromu testi var mı? Tedavi edilebilir mi?” soruları da merak edilen konulardan biridir. Stockholm sendromu hastanın geçmiş deneyimleri göz önünde bulundurularak teşhis edilen bir durumdur. Ancak tedavi süreci genelde hastanın belirtileri üzerinden şekillenir. Uyku problemi yaşayan hasta için uzman doktor ilaç tedavisi önerebilir, uyku sorunu devam ederse travma sonrası stres bozukluğu tedavisi de uygulanabilir. Tedavinin genel hedefi hastanın hislerini tanımasını ve değişen duygusal durumlarla başa çıkabilmesini sağlamaktır. Hastanın yaşadıkları göz önüne alınarak uygulanacak tedavide genellikle psikoterapi kullanılır. Bu yöntemle hastada anksiyete ve depresyonun üstesinden gelme ve farkındalık oluşturma hedeflenir. Tedavi sürecinde odak noktası hastanın kötü muameleye maruz bırakan kişinin niyetini anlaması ve bu durumun farkına varmasıdır. Güven ortamının oluşturulması, hastanın güvensizlik hissini azaltabilir. Yas sürecine giren hasta için hayata yeniden bağlanabilmek zaman alabilir. Aile ve grup terapileriyle sağlıklı bir destek ağı kurularak hastanın normale dönüşü kolaylaştırılabilir.

 

KAYNAK:

https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1300/J173v04n01_02

https://www.healthline.com/health/mental-health/stockholm-syndrome

https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/22387-stockholm-syndrome

https://www.webmd.com/mental-health/what-is-stockholm-syndrome

Web ve Tıbbi Yayın KuruluGüncellenme Tarihi: 22.11.2023 08:51Yayınlanma Tarihi: 21.11.2023 11:08
Yorum Ekle


KATEGORİLER