Beyin sapı tümörü nadir görülen ancak oldukça ciddi sonuçlar doÄŸurabilen saÄŸlık sorunları arasındadır. Beyindeki en önemli bölgelerden biri olan beyin sapında ortaya çıkan bu tümör genellikle erken teÅŸhis edilmediÄŸinde tedavi edilmesi zor bir hal alabilir. Beyin sapı, vücuttaki birçok temel fonksiyonu düzenleyen ve kontrol eden bir bölge olduÄŸundan bu bölgede meydana gelen herhangi bir tümörün etkileri oldukça büyük olabilir. Bu yazıda beyin sapı tümörleri konusunu detaylı bir ÅŸekilde ele alarak belirtileri, teÅŸhis yöntemleri ve tedavi seçenekleri hakkında bilgi vereceÄŸiz.
“Beyin sapı tümörü nedir?” sorusunu merak edenler için detaylı olarak yanıtlamak gerekirse; beyin sapı, anatomik olarak beyini omuriliÄŸe baÄŸlayan bir yapıdır ve vücudumuzun birçok temel iÅŸlevini yönetir. Açlık, susama, vücut ısısı, kan basıncı ve solunum gibi hayati fonksiyonlar beyin sapının kontrolü altındadır. Ayrıca kafatası sinirleri, hem beyinden baÅŸ ve boyun kaslarına (örneÄŸin çiÄŸneme, yutma ve konuÅŸmayı saÄŸlayan kaslar) hem de görme, iÅŸitme ve koklama duyularından beyne giden sinyalleri de beyin sapından geçer. Beyin sapında bulunan tümörler bütün beyin tümörlerinin yalnızca %1.4'ünü meydana getirirken çocuklarda bu oran belirgin ÅŸekilde artar ve pediatrik beyin tümörleri içinde %10-25 arasındadır. Çocuklarda görülen beyin tümörlerinin büyük çoÄŸunluÄŸu kafatasının posterior fossa (arka çukur) bölgesinde oluÅŸur. Beyin sapında meydana gelen tümörler, posterior fossa tümörlerinin yaklaşık %30'unu oluÅŸturur. Genellikle 10 yaşın altındaki çocuklarda görülürken, en sık rastlanan yaÅŸ grubu 3-9 yaÅŸ arasındadır.
Beyin sapı tümörü belirtileri hastanın yaşı, tümörün konumu ve büyüklüÄŸüne göre farklılık gösterebilir. Bu tür bir tümör büyüdükçe beyin dokusuna ve çevredeki diÄŸer yapıları etkileyebilir. Bu durumda farklı semptomlar ortaya çıkabilir. Beyin sapı tümörlerinin yaygın belirtileri aÅŸağıdaki gibidir:
Beyin sapı tümörü büyüdükçe geniÅŸlemesi mümkün olmayan kafatasında daha fazla alan kaplar. Bu durum kafa içindeki basınçta artışa yol açar. BaÅŸ aÄŸrısı, kusma, mide bulantısı ve sersemlik gibi belirtilere neden olabilir. Beyin sapı tümörüne baÄŸlı baÅŸ aÄŸrısı genellikle sabahları belirginleÅŸir ve bu zaman zarfında oldukça yoÄŸundur. BaÅŸ aÄŸrısı günün geç saatlerine doÄŸru hafifler. Bu beyin tümöründen kaynaklanan baÅŸ aÄŸrısının en dikkat çeken özelliÄŸi budur. Beyin sapı tümörünün dördüncü ventrikül yönünde büyüdüÄŸü hastalar, hidrosefali durumuyla da karşılaÅŸabilirler. Hidrosefali, tümörün beyin omurilik sıvısının normal akışını kesmesiyle meydana gelir ve kafa içindeki basınç artmasına yol açar. Bu durum esasen beyin içerisinde sıvı birikimi ÅŸeklinde tanımlanır.
Peki beyin sapı tümörü neden olur? Beyin sapı tümörleri ile ilgili araÅŸtırmaların nispeten yeni olması sebebiyle, hangi risk faktörünün tetiklediÄŸi tam olarak anlaşılamamıştır. Risk faktörlerinin etkileri tam olarak belirlenemese de tümör yapılarının niteliÄŸi gerçekleÅŸtirilen testler ile kesin bir ÅŸekilde belirlenebilir. Bu risk faktörleri çevresel ve genetik faktörler olmak üzere iki ana kategoriye ayrılabilir. Genetik faktörlere müdahale etmek oldukça kısıtlı olmasına raÄŸmen çevresel faktörlere müdahale ederek maruz kalma durumları önlenmeye çalışılmaktadır. Hastalığa yakalanmamış bireylerin de risk faktörlerine dikkat etmesi koruyucu tedavi açısından büyük önem taşır. Tüm faktörler aÅŸağıdaki gibidir:
Bir beyin sapı tümörünün belirlenmesi sürecinde ilk adım hastanın tıbbi geçmiÅŸinin incelenmesidir. Takiben gözlemlenen semptomlar üzerine fiziksel ve nörolojik deÄŸerlendirmeler yapılır. Hastanın beyin, spinal kord ve sinir sistemi iÅŸlevleri denetlenir. Ayrıca doÄŸru bir tanı koymak için görüntüleme tekniklerinden de faydalanılır. Beyin sapı tümörünün teÅŸhisinde en çok kullanılan görüntüleme tekniÄŸi MR'dır. MR'ın uygulanamadığı durumlarda bilgisayarlı tomografi kullanılır. Bilgisayarlı tomografi de oldukça etkili bir yöntemdir ancak MR daha ayrıntılı bir görüntü saÄŸlar. Görüntüleme tekniklerinde kullanılan kontrast madde ile tümör ayrıntılı olarak görüntülenebilir.
Biyopsi yöntemi beyin sapı tümörünün teÅŸhisi için genellikle kullanılmaz. Çünkü bu bölgeye ulaÅŸmak zor olup sadece nadiren tedavi planlamasını etkiler. Biyopsi gereken durumlarda bu iÅŸlem genellikle beyin tümörü operasyonu sırasında yapılır. Lumbar ponksiyon da beyin sapı tümörü teÅŸhisi için kullanılan bir diÄŸer yöntemdir. Ancak intrakranial basınç yüksek olan kiÅŸilerde bu iÅŸlem gerçekleÅŸtirilmez.
Kanser tedavisinde genellikle üç metot kullanılır: Cerrahi müdahale, radyoterapi ve kemoterapi. Kullanılacak tedavinin ne zaman ve hangi türde uygulanacağı kanserin çeÅŸidine, evresine ve yerleÅŸimine baÄŸlıdır. Bazı tedavi yöntemlerinin bazı tümör tipleri üzerindeki olumlu etkileri olumsuz etkilerinden az olduÄŸu için tercih edilmeyebilir. Beyin sapı omurilik ile beyini birbirine baÄŸlayan ve merkezi sinir sistemi için kritik bir rol oynayan bir yapıdır. Omurilik ve beyin tümörleri genellikle cerrahi tedaviye öncelik verilirken beyin sapı tümörlerinde durum aksidir. Bu durumu tetikleyen birkaç faktör mevcuttur.
Birkaç etmen bu tersliÄŸin meydana gelmesine neden olur. İlk faktör beyin sapının büyüklüÄŸüdür. BaÅŸ parmağı kadar olan bu kısım boyutuna kıyasla önemli görevler üstlenir. Bu bölgenin küçük alanı ve tüm sinir ağının omurilikten baÅŸlayarak burada toplanması ve beyne iletmesi, cerrahi operasyon riskinin yüksek olduÄŸunu gösterir. DiÄŸer bir faktör ise bu alanda oluÅŸan tümörlerin tipolojisi ile ilgilidir. Bu bölgede iki çeÅŸit tümör bulunur: diffüz (kötü huylu) ve fokal (iyi huylu). Diffüz tümörler, tüm beyin sapı dokusunu kaplar ve neredeyse birleÅŸik hale gelir. Bu durumda tümörün tamamen cerrahi olarak çıkarılması, beyin sapının tamamen çıkarılmasına denktir. Beyin sapının varlığına fonksiyonların sürekliliÄŸi için ihtiyaç duyulduÄŸundan diffüz tümörlerde genellikle cerrahi yöntem tercih edilmez bunun yerine radyoterapi ve kemoterapi gibi cerrahi olmayan teknikler denenir. Fokal tümörlerde de genellikle cerrahi ilk seçenek deÄŸildir. Fokal tümörlerin bir kısmı cerrahi, bir kısmı ise diÄŸer yöntemlerle giderilir. Kistik tümörlerde ise tümörün tamamının cerrahi ile çıkarılması mümkün olabilir.
Bir beyin sapı ameliyatına giden yol genellikle hastanın semptomlarını fark etmesi ve bir doktora baÅŸvurması ile baÅŸlar. Doktor bu belirtiler nedeniyle hastayı nörolojik muayeneye tabi tutar. Beyin sapının hassasiyeti sebebiyle teÅŸhis ve tedavi süreci oldukça hızlı ilerler. Bu durumun temel nedeni müdahale edilmezse tümörün vücutta yaygın fonksiyon kaybına neden olabilecek olmasıdır. Ayrıca beyin sapı tümörleri sonucu yaÅŸanan ölümlerin yüksek oranda olması da dikkate alınmalıdır. Belirtiler sistematik olarak incelenir ve tümör ihtimali ortaya çıkarsa çeÅŸitli görüntüleme teknikleri ve yöntemleri kullanılır. Bu yöntemler arasında en önemlisi MR gibi görüntüleme prosedürleridir. Tümörün tipinin, boyutunun ve konumunun kesin olarak belirlenmesinden sonra evreleme iÅŸlemine geçilir. Tümörün hangi evrede olduÄŸunu anlamak tedavi planının hazırlanmasında kritik öneme sahiptir. Kemoterapi, radyoterapi veya cerrahi tedavi yöntemlerinden en uygun olanının veya olanlarının seçilmesi, baÅŸarılı bir sonuç elde etmek için zorunludur.
Genellikle kanser ve beyin sapı kanseri hakkında hastanın bilgilendirilmesiyle baÅŸlayan süreç hastaya mevcut durumun tam olarak açıklanmasıyla ilerler. İstatistiksel veriler kullanılarak genel sürecin analizi yapılır ve hangi tedavi yöntemi ve sürecinin uygulanacağı belirlenir. Bu aÅŸamada, hastaya gerçekleri gizlememek ve ölüm - yaÅŸam oranları hakkında yanıltıcı bir tablo çizmemek önemlidir. Hastaya, ameliyat öncesi neleri gözetmeleri gerektiÄŸi detaylarıyla anlatılır ve böylece doktor-hasta arasındaki iliÅŸki güven üzerine kurulur. Hasta motivasyonunu sürdürmek ve hatta iyileÅŸtirmek için uygun adımlar atılabilir.
Birçok kanser vakası gibi, beyin sapı tümörlerinde de çeÅŸitli risk faktörleri mevcuttur. Bu risklerin her birinin açıklanması önemlidir. Seçilen tedavinin neden tercih edildiÄŸi ve tedavi sonrasında ortaya çıkabilecek olası risklerin belirtilmesi, hastanın doktora olan güvenini artırır. Muhtemel ölüm oranları ve seçilen müdahale yönteminin neden uygulandığının ayrıntılı bir ÅŸekilde ifade edilmesi ÅŸarttır.
Beyin sapı tümörlerinde, tedavi yönteminin tümörün tipine baÄŸlı olarak belirlenmesi kritiktir. Genellikle cerrahiye izin vermeyecek ÅŸekilde büyüyen tümör tiplerinin tedavisi için radyoterapi ve kemoterapi gibi cerrahi dışı yöntemler kullanılır. Ayrıca bu cerrahi olmayan tedaviler, cerrahi tedaviyi desteklemek amacıyla da kullanılabilir. Bu durumun hasta üzerinden deÄŸerlendirilerek tamamen hastaya bildirilmesi gerekmektedir. Tedavi planının nasıl uygulanacağı ve nelere dikkat edilmesi gerektiÄŸi gibi önemli faktörler bu aÅŸamada belirlenmelidir. Tümörün beyin sapıyla tamamen entegre olduÄŸu ve beyin sapının karmaşık yapısı nedeniyle, maksimum dikkat tedavi süreci boyunca gösterilmelidir.
Ameliyat öncesi hazırlık süreci kısa olduÄŸundan, bu aÅŸama hızlandırılır. Hız faktörünün göz ardı edilmesi durumunda, beyin sapının iÅŸlevlerinde çeÅŸitli kayıplar meydana gelebilir. Merkezi sinir sistemindeki hasarlar genellikle dönüÅŸü olmayan düzeylerde gerçekleÅŸir. Bu durumda, ameliyata hazırlık süreci hem daha kısa hem de daha önemli hale gelir. Ameliyata hazırlanırken hastaların takip etmeleri gereken bazı yönergeler ve yapmaları gereken belirli eylemler bulunur.
Operasyonun baÅŸarıya ulaÅŸması için kan ve idrar deÄŸerleri ya da genel anlamda vücut fonksiyonları önemlidir. İstikrarlı deÄŸerler baÅŸarılı bir operasyonun temelini oluÅŸturur. ÇeÅŸitli vücut deÄŸerlerinin ve fonksiyonlarının istikrarını saÄŸlamak, beslenme kontrolü ile mümkündür. Operasyondan bir gün önce gece yemeÄŸi ve içme kesilerek ilgili deÄŸerlerin korunması için gerekli adım atılır. Her hasta farklı olduÄŸundan doktorunuz size son öÄŸününüzü ne zaman alacağınızı bildirecektir.
Medikal ilaçlar kan ve idrar deÄŸerleri yani böbrek fonksiyonlarını bozan faktörlerin başında gelir. Bu ilaçların kullanımı genellikle kanser teÅŸhisi konduktan sonra kontrol altına alınır. Ancak her ihtimale karşı, ilaçların ne zaman ve hangi dozlarda alınacağı doktor önerisi ile belirlenmelidir.
Beyin sapı tümöründen kurtulanlar ve uzman görüÅŸlerine göre ameliyat sonrası süreç oldukça önemlidir. Ameliyat sonrası süreç hastanın tamamen iyileÅŸmeye yönelik dönemi kapsar ve bu durum bazı hastalar için 5 yıllık bir süreyi temsil eder. Fonksiyon kayıplarının çeÅŸitli yöntemlerle tedavisi de ancak tümörün sinir dokularına olan baskısının ameliyat sonrası dönemde kaldırılmasıyla mümkün olur. EÄŸer tümör tamamen çıkarılamamışsa -ki beyin sapı tümörlerinde bu sıklıkla görülen bir durumdur- kemoterapi ve radyoterapi gibi ek tedavi yöntemleri hasta için bir süreliÄŸine hayatının bir parçası haline gelir.
Beyin sapı tümörü ameliyatı olanlar için cerrahi müdahalelerden sonra çeÅŸitli risklerin ve komplikasyonların ortaya çıkma olasılığı her zaman vardır. Beyin sapı gibi önemli bir bölgede riskler daha yüksektir. Operasyon öncesi hazırlıkların tümü bu türden risk ve komplikasyonları en düÅŸük seviyeye çekme hedefini taşır. BaÅŸarılı bir operasyon süreci ameliyat sonrası karşılaşılabilecek riskleri de büyük oranda minimize etmek anlamına gelir. Beyin sapı tümörlerinin erken teÅŸhis edilme ÅŸansı olmasa da hastaların bu konuda bilgilendirilmesi, erken evrede kansere müdahale imkanını doÄŸurabilir ve iÅŸlem sonrasında karşılaşılacak risk ve komplikasyonları azaltabilir. Beyin sapı bölgesi beyin ve omurilik kadar hassas bir yapıdadır. Bu nedenle santral sinir sistemini etkileyen risk ve komplikasyonların meydana gelme ihtimali her zaman vardır. Riskleri minimize etmenin bir diÄŸer önemli noktası ise operasyonu gerçekleÅŸtiren ekibin alanında uzman olmasıdır. Müdahale sırasında tüm sinir sistemi çeÅŸitli cihazlar aracılığıyla incelenmeli ve buna göre hareket edilmelidir.
“Beyin sapı tümörü belirtileri nelerdir?” sorusu kadar ameliyatın fiyatı da merak edilen konulardandır. Ameliyatla ilgili genel bir fiyat belirtmek oldukça zordur. Tümörün yerleÅŸimi, boyutu ve tipi gibi farklı deÄŸiÅŸkenler operasyon ücretini doÄŸrudan veya dolaylı olarak etkiler. Ameliyatın fiyatı hakkında en doÄŸru yanıtı almak için bilgi talep formunu doldurarak bizimle iletiÅŸime geçebilirsiniz.
KAYNAK:
https://www.sciencedirect.com/topics/medicine-and-dentistry/brain-stem-tumor
Beyin sapı merkezi sinir sisteminin önemli bir bileÅŸenidir. Bu hassas yapı omurilik ile beyni baÄŸlar ve temelde üç kısımdan oluÅŸur: Omurilik soÄŸanı, köprü ve retiküler formasyon. Sinir yapısını omurilikten beyne aktarır ve bu nedenle tüm vücut iÅŸlevlerini düzenleyen bir kontrol merkezi olarak hizmet eder.
Beyin sapının hassasiyeti nedeniyle ameliyatları genellikle genel anestezi altında uzman bir ekip tarafından mikro cerrahi teknikler kullanarak gerçekleÅŸtirilir. Operasyon süresi tümörün tipine, büyüklüÄŸüne ve yerleÅŸim yerine baÄŸlıdır ancak genellikle 6 ile 9 saat arasında sürer.
Bu tür ameliyatlar genellikle çocuklarda daha yaygın olduÄŸu için çocuklara sıklıkla uygulanır. Ancak yetiÅŸkin hastalar da beyin sapı tümörü operasyonlarına tabi tutulmaktadır.
Ameliyatın süresi, tümörün durumu ve hastanın genel saÄŸlık hali gibi faktörlere baÄŸlı olarak hastalar genellikle 1 ile 3-4 gün arasında hastanede kalır.
Operasyon sırasında genel anestezi uygulanır.
Beyin sapına cerrahi müdahale nispeten yeni bir cerrahi alandır. Bölgenin hassasiyeti ve tümörlerin genellikle tüm beyin sapını etkilemesi nedeniyle, bu operasyonlar oldukça zorlu olabilir. İleri evredeki tümör vakalarında baÅŸarı oranı düÅŸük olabilir ancak hiçbir zaman sıfır deÄŸildir.
Ameliyatın uygulanma şekli yaşla ilişkili değildir. Uygun operasyon koşulları sağlandığında mikro-cerrahi teknikler kullanılarak işlem yapılır.
Beyin sapı tümörleri, beyindeki vital alanlarda yer aldığından son derece ciddi ve potansiyel olarak yaÅŸamı tehdit edici olabilir. Bu tür bir tümörün belirtileri genellikle felç, denge sorunları ve konuÅŸma güçlüklerini içerir. Ancak bu durumların hepsi ölümcül olmayabilir; bazı insanlar cerrahi müdahale, radyasyon tedavisi veya kemoterapi ile baÅŸarılı bir ÅŸekilde tedavi edilebilir.
Peki Beyin sapı tümörü yaÅŸam süresi nedir? Beyin sapı tümörünün yaÅŸam süresi büyük ölçüde tümörün tipine, boyutuna, yerine ve hastanın genel saÄŸlık durumuna baÄŸlıdır. Agresif bir tedavi planı ile birlikte bazen beÅŸ yıl veya daha uzun bir süre yaÅŸamak mümkün olabilir. Ancak maalesef her durumda bu mümkün olmamaktadır ve bazı durumlarda prognoz daha kötü olabilir. Hastaların ve yakınlarının doktorlarıyla konuÅŸarak en doÄŸru bilgiye ulaÅŸmaları önemlidir.