444 3 703

Renk Körlüğü Nedir? Renk Körlüğü Testi Nasıl Yapılır?

 

Renk nesnelerden yansıyan ışık dalgalarının göz sinirlerince algılanması ve beyne iletilmesi sonucu oluşan bir fenomendir. Renklere isim verilirken yansıtılan ışıkların dalga boyu dikkate alınır. Eğer bir nesne gelen tüm ışığı doğrudan geri yansıtır veya saçarsa bu nesne insan gözünde beyaz olarak görülür. Ancak üzerine düşen tüm ışık dalgalarını absorbe eden nesneler ise beyin tarafından siyah olarak algılanır. Bazı sinir hücrelerinin işlev kaybı durumunda nesnelerden yansıyan farklı dalga boylarındaki ışıklar beyne düzgün iletilmez ve renkli görme durumu ortaya çıkmaz. Bu tür algılama sorunlarına renk körlüğü denir. Renk körlüğü nedenleri ve renk körlüğü testi hakkında merak edilenleri sizler için derledik.

Renk Körlüğü Nedir?

“Renk körlüğü nedir?” sorusunu daha detaylı yanıtlamak gerekirse: Renk körü olan kişiler renkleri normal biçimde göremez. Bu oldukça yaygın bir durumdur ve koni adlı sinir hücrelerinin düzgün çalışmamasına bağlıdır. Konilerin görevi gelen ışığı ve görüntüleri işleyip beyne renk sinyallerini iletmektir. Koni hücrelerinde meydana gelen problem renk körlüğünün oluşmasına sebep olur. Ancak renk körlüğü genellikle hiçbir rengin algılanmaması anlamına gelmez. Renk körü olan kişilerin çoğu farklı renkleri hala görebilir. Fakat bazı renkleri diğerlerinden farklı algılarlar ve belirli renk tonları arasındaki farkı ayırt etmekte güçlük çekebilir. Sadece çok nadiren görülen bazı renk körlüğü türlerinde kişi hiçbir rengi algılayamaz. Renk körlüğü genellikle genetiktir ve en sık rastlanan tipi kırmızı-yeşil renk körlüğüdür. Bu tür genellikle anne ve babadan çocuklara geçer. Ancak her renk körlüğü durumu kalıtsal değildir. Sağlık sorunları veya başka sebepler nedeniyle bireyler hayatlarının ileri dönemlerinde de renk körlüğü yaşayabilir.

Renk Körleri Dünyayı Nasıl Görür?

Renk körlüğü diğer adı ile daltonizm durumu yaşayan bireylerin dünyayı nasıl algıladığı koni hücrelerinin eksikliğine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Renk körlüğünün varlığı çoğu insan tarafından genellikle kendiliğinden fark edilmez. Pigment yetersizliği seviyesine bağlı olarak görme yetisi ya normal seviyeye yakın olabilir ya da hastalığın daha ileri aşamalarını ifade edebilir. Örneğin ışıklandırmanın düşük olduğu bir ortamda solgun bir renk canlı gibi algılanabilir. Nadiren hastalığın ileri derecelerinde kişi siyah beyaz görür. Hastalığın en sık rastlanan formunda yani genetik renk körlüklerinde yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı aynı şekilde algılanır. Sadece renk yoğunluklarına göre ton farklılıkları belirlenir.

Renk Körlüğü Neden Olur?

Peki renk körlüğü neden olur? Genellikle genetik faktörler renk körlüğünün en yaygın nedenidir. Genetik olarak geçiş gösteren renk körlüğü tıbbi literatürde konjenital olarak adlandırılır. Konjenital renk görme bozuklukları genelde x kromozomu aracılığıyla aktarılır. Bu konjenital renk körlüğünün genellikle anneden erkek çocuğa geçtiği anlamına gelir. Konjenital renk körlükleri koni hücrelerinin eksikliği sonucunda oluşur. Koni hücreler ışık dalgalarını ayırarak kırmızı, yeşil ve mavi renkleri birbirinden ayırt etmemizi sağlayan sinir hücreleridir. Doğuştan gelen koni hücre eksikliği bu renklerin ayırt edilememesi yani renk körlüğüne yol açar. Ancak her renk körlüğünün doğumdan itibaren var olduğu söylenemez. Renk körlüğü ve diğer görme problemlerinde de ortaya çıkabilir. Sonradan meydana gelen renk algılama sorunlarının büyük bir bölümü hastalıklar, travma, ilaçların zehirli yan etkileri, metabolizma hastalıkları veya damar hastalıklarının bir sonucudur.

Renk Körlüğünün Belirtileri Nelerdir?

Renk körü bireyler genellikle renkleri standarttan farklı ya da yanıltıcı bir biçimde görebilir. Ancak semptomlar bireyden bireye ve renk körlüğünün çeşidine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Sıklıkla görülen renk körlüğü belirtileri aşağıdaki gibidir:

  • Kırmızı ve yeşil renklerin birbirine karışması: Kırmızı yeşil renk körlüğü en sık görülen türdür. Bu durumda kırmızı ve yeşil tonları birbirinden ayırma güçlüğü yaşanabilir ve bazen tamamen karışabilir.
  • Renklerin donuk görülmesi: Renk körü olan kişiler renklerin donuk veya soluk olduğunu hissedebilir. Özellikle kırmızı ve yeşil tonları bu durumu daha hissedilir hale getirebilir.
  • Farklı tonların ayırt edilememesi: Renk körü olan kişiler spesifik renk tonlarını birbirinden ayırma konusunda zorlanabilir. Örneğin açık maviyi koyu maviden veya pembe tonlarını gri veya beyaz tonlarından ayırma konusunda problem yaşayabilir.
  • Renk adlarının yanlış kullanılması: Renk körü olan kişiler belirli renklerin isimlerini doğru ifade etmekte zorluk çekebilir. Örneğin kırmızıyı yeşil olarak adlandırabilir.
  • Renkli görevleri gerçekleştirmede problem yaşama: Renk körlüğü bazı işlerde veya günlük hayatta (trafik ışıklarını ayırt etme, elektrik devrelerinde renk kodlarıyla çalışma vb.) sıkıntılara yol açabilir.

Bu semptomlar renk körü olan kişiler arasında değişebilir ve bazı bireylerde belirtiler daha hafif olurken başka bireylerde daha belirgin olabilir. Renk körlüğünün teşhis edilebilmesi için bir göz doktoruna görünmek ve gereken testleri yaptırmak önemlidir.

Renk Körlüğü Nasıl Anlaşılır?

Renk körlüğü tespiti için çeşitli testler uygulanır. Bu testleri göz doktoru veya uzmanın yapması gerekir ve renk algısını değerlendirmek amacıyla kullanılır. Renk körlüğünün belirlenmesinde genel olarak kullanılan testler ise şöyledir:

  • İshihara Testi: Renk körlüğünü tespit etmek için en sık kullanılan yöntemdir. Bu testte renk körlüğü olan bireylerin belirli biçimler veya sayıları farklı renkteki noktalar içinde ayırt edebilmesi beklenmektedir. Renk körlüğü olan kişiler için bu testteki sayılar veya biçimler görünmez ya da algılanamaz hale gelebilir.
  • Farnsworth-Munsell 100 Hue Testi: Bu testin temeli renkleri düzenleme ve sıralama üzerinedir. Bireye bir dizi renk sunulur ve bu renkleri belirli bir düzene göre sıralaması veya düzenlemesi talep edilir. Renk körü olanlar renklerin doğru bir biçimde sıralanması veya düzenlemesi konusunda zorluk yaşayabilir.
  • Renk Diskleri Testi: Renk diskleri testi renk körlüğünün belirlenmesine yardımcı olan başka bir tekniktir. Bu teste göre kişiye renklendirilmiş diskler sunulur ve belirli renklere veya şekillere bakması istenir. Renk körü bireyler spesifik renkleri veya şekilleri doğru olarak tanımlamakta güçlük çekebilir.

Bu testler renk körlüğünün cinsini ve yoğunluğunu belirlemek amacıyla kullanılır. Renk körlüğünün tanısı ve değerlendirilmesi bir göz doktoru ya da uzman tarafından gerçekleştirilmelidir. Bu testlerin sonuçlarına dayanarak uygun taktikler veya yardımcı ekipmanlar sağlanabilir.

Renk Körlüğü Testi Nasıl Yapılır?

İshihara testi için hastadan her tablodaki figürleri tanımaları istenir. Eğer birey belirli bir sayıyı veya şekli tanımlamakta zorlanırsa bu durum renk körü olduğu anlamına gelebilir. Bir diğer test olan Anomaloskop testi ile hastanın iki farklı ışığın rengini karşılaştırarak renk görme yeteneğini değerlendirir. Hastanın, kontrol panelindeki düğmeleri kullanarak iki ışık kaynağını aynı renkte yapmaya çalışması istenir. Farnsworth-Munsell 100 Hue Test için de bir dizi renkteki küpler sunulur ve hasta bunları sıralaması istenir. Renk körlüğü testinde dikkat edilmesi gerekenler arasında en önemlisi her ne kadar bu testler evde uygulanabilir olsa da kesin ve doğru bir tanı için bir göz sağlığı uzmanına başvurmanız gerektiğini bilmenizdir.

Renk Körlüğünün Tipleri ve Dereceleri Nelerdir?

Renk körlüğünün en sık rastlanan çeşitleri genellikle ebeveynlerden geçer. Bu genellikle doğuştan olan veya konjenital renk körlüğü olarak adlandırılan türdendir. Renk körlüğü çeşitleri arasında en yaygın olarak görüleni gözdeki koni hücrelerinin doğru işleyişini sağlayan genlerin değişiminden kaynaklanır ve bu duruma kırmızı yeşil renk körlüğü denir. Kırmızı yeşil renk körlüğünde gözdeki koni hücrelerinde yer alan fotopigmentler düzgün şekilde çalışmayabilir veya hiç çalışmayabilir. Kırmızı-yeşil renk körlüğünün farklı tipleri bulunur. Bunlar:

  • Döteranomali: En sık rastlanan renk körlüğü tipidir ve yeşil koni hücrelerinin fotopigmentleri gerektiği gibi çalışmadığında oluşur. Döteranomalisi olan bireyler sarı ve yeşil rengi daha kırmızı algılarken maviyi morla karıştırabilir.
  • Protanomali: Bu tür kırmızı koni hücrelerinin fotopigmentinin düzg Protanomalili kişiler genellikle turuncu, kırmızı ve sarı renkleri daha yeşil olarak algılıyorlar. Renkler bu kişiler için daha az parlak olabilir.
  • Protanopi: Kırmızı koni hücrelerinin hiçbiri çalışmadığı zaman meydana gelir. Protan renk körlüğünde kırmızının tonu koyu gri olarak görülürken bazı turuncu ve yeşil tonları sarı olarak algılanır.
  • Döteranopi: Yeşil koni hücrelerinin tamamının işlevsiz olduğu durumda ortaya çıkar. Deutan renk körlüğünde kırmızı tonlar, daha çok kahverengiye çalar ve sarı ile yeşil tonları bej olarak görülür.

 

Kırmızı yeşil renk körlüğü kadar yaygın olmayan bir diğer tür ise mavi sarı renk körlüğü durumudur. Bu durum gözdeki mavi koni hücrelerindeki fotopigmentlerin eksik ya da düzgün çalışmamasından kaynaklanır. Mavi sarı renk körlüğü tipleri ise şöyledir:

  • Tritanomali: Mavi koni hücrelerinin sınırlı kapasitede çalıştığı bu durumda mavi tonlar daha yeşil algılanırken pembe tonlar sarı ve kırmızıdan ayırt etmekte zorluk yaşanabilir.
  • Tritanopia: Mavi koni hücrelerinin tamamen eksik olduğu bu durumda mavi rengi yeşil, sarı rengi ise açık gri veya mor olarak algılanır.

 

Peki kısmi renk körlüğü nedir? Yukarıda belirtilen durumlar genellikle kısmi renk körlüğü olarak adlandırılır. Ancak tek renklilik olarak da bilinen başka bir renk körlüğü türü daha bulunur. Bu duruma total renk körlüğü denir. Kişi hiçbir rengi algılayamaz ve bazen görme yeteneği de net değildir. Total renk körlüğünün iki farklı çeşidi bulunur. Bunlar:
  • Koni monokromasi: Gözümüzde yer alan koni hücrelerinde kırmızı, yeşil ve mavi olmak üzere üç farklı fotopigment bulunur. Bu üç fotopigmentten ikisinin işlev görememesi durumunda koni monokromasi adı verilen renk körlüğü ortaya çıkar. Bu tür renk körlüğünde renkleri birbirinden ayırt etmek oldukça zorlaşır. Bazen miyopi (uzağı net görememe) ya da nistagmus (kontrol edilemeyen göz hareketleri) ile birlikte görülür.
  • Çubuk monokromasi: Başka bir adıyla akromatopsi renk körlüğünün en ağır formudur. Gözdeki fotopigmentlerin hiçbiri işlevini yerine getiremediğinde bu durum yaşanır. Akromatopsili insanların görme alanı tamamen siyah, beyaz ve gri tonlardan oluşur. Bu tür renk körlüğünde bazen ışığa karşı aşırı hassasiyet veya kontrol dışı göz hareketleri yani nistagmus belirtileri görülür.

Renk körlüğünün çok sayıda çeşidi bulunur ve her birinin etkilediği görme düzeyi farklıdır. Bu sebeple göz ve görme sağlığını koruyabilmek için hangi tip renk körlüğüne sahip olduğunu bilip ona göre tedbir almak önemlidir. Özellikle çocukluk çağında renk körlüğünün görmezden gelinmemesi gereklidir. Eğer siz veya çocuğunuzda renk körlüğü belirtisi olduğundan şüpheleniyorsanız göz doktoruna başvurmayı düşünmelisiniz.

Renk Körlüğü Tedavisi Var mı?

Renk körlüğü genellikle kalıtsal bir hastalıktır. Dolayısıyla renk körü bireylerin renk algısını tamamen normal hale getirme veya renk körlüğü tedavisi ile iyileştirme imkanı bulunmaz. Ancak bazı teknikler ve yöntemler renk körlüğünün etkilerini azaltmak veya renkleri daha iyi anlamayı sağlamak için kullanılabilir. Bu yöntemler aşağıdaki gibidir:

Renk Tanıma Eğitimi: Renk körü kişilere verilen eğitim ile farklı renklerin belirgin özellikleri tonları ve karşıtlıkları öğretilebilir. Bu sayede kişi renkleri daha iyi anlayabilir ve ayırt edebilir hale gelebilir.

Renk Düzenlemeleri: Renk körü olan bireyler yaşamlarını kolaylaştırmak adına belirli renk kombinasyonları veya karşıtlıkları kullanarak renk düzenlemeleri yapabilir. Örneğin renk kodlama veya etiketleme gibi teknikler renkli nesneleri tanımlamada veya farklı alanları ayırt edebilmekte yardımcı olabilir.

Teknolojik destekler: Renk körlüğü yaşayanlar için çeşitli teknolojik aletler ve uygulamalar bulunur. Özellikle renk algısını geliştirmeye yardımcı olan özel filtrelerle donatılmış renk körlüğü gözlüğü veya renk tespit etme uygulamaları kullanılabilir. Peki renk körlüğü ameliyatla düzeltilir mi? Renk körlüğü şu an için herhangi bir cerrahi müdahale ile düzeltilemeyen genetik bir durum. Renk körlüğünün mutasyon göstereceği bir durum değildir. Genellikle doğuştan gelen ve hayat boyu devam eden bir sorundur. Ancak bazı özel durumlardaki göz yaralanmaları veya hastalıkları sonucunda renk körlüğü kazanılabilir.

KAYNAK:

https://tr.wikipedia.org/wiki/Renk_k%C3%B6rl%C3%BC%C4%9F%C3%BC

SIK SORULAN SORULAR

Renk körlük hali iki farklı şekilde ortaya çıkabilir. İlk olarak kalıtsal faktörlere bağlı olarak beliren renk körlüğü ve sonradan kazanılan, edinilmiş renk körlüğü vardır. Doğuştan gelen renk körlüğü genellikle X cinsiyet kromozomu ile aktarılır. Erkeklerde tek kadınlarda ise iki adet nedeniyle renk körlüğünün erkeklerde daha sık görülmesi beklenir. Kadınların %0,5'inde görülürken erkeklerde bu oran %8'dir. Kazanılmış renk körlüğü ise retina veya beyindeki görme merkezi sorunu ya da görme yeteneğini etkileyen hasarlar bazı ilaçların yan etkileri gibi sebeplere bağlı olarak oluşabilir.

Tam veya total renk körü olan kişiler renkleri hiçbir şekilde ayırt edemezler sadece nesnelerin şeklini, parlaklık ya da koyuluk seviyelerini algılayabilir. Kırmızı ve yeşil renkleri daha koyu, sarı ve mavi renkleri ise daha açık olarak görür.

Renk körlüğünün tespiti için farklı yöntemler kullanılabilir. En yaygın olarak uygulanan test yöntemi ishihara testi adını taşıyan renk körlüğü testidir.

Dünya çapında erkek nüfusunun %8'i ve kadın nüfusunun %0.5'i renk körüdür. Renk körlük durumu genetik yolla aktarılır. Kırmızı-yeşil renklere karşı gelişen görme bozukluğu kalıtsal renk körlük vakalarının en yaygın formunu oluşturur. Bu durum oldukça geniş bir yayılıma sahip olup X'e bağlı resesif bir gen tarafından kaynaklanır.

Bazı iş alanları renkli görme yeteneğini önemli bir gereklilik olarak kabul eder. Bu nedenle renk körlüğü ya da renk algılama zorlukları olan kişiler bu tür işlerde genellikle tercih edilmez. Bu tür işler arasında polislik, diş hekimliği, pilotluk, gemi kaptanlığı, boya sanatı ve elektrik işleri bulunur. Ayrıca sanat/tasarım ve moda sektörü, kimya laboratuvarları ve bazı iş alanları da bu durumu gerektirir.

Standart bir insanın gözünde maviye, yeşile ve kırmızıya duyarlı üç çeşit koni hücresi bulunur. Tetrakromasi ise ekstra bir koni hücre tipine sahip olma durumunu ifade eder. Bu dördüncü grup koni hücreleri farklı dalga boylarını yakalar ve diğer koni hücrelerinden gelen bilgilerle karıştırıldığında renk algısı büyük ölçüde artabilir. Bir bireyin tetrakromat olup olmadığını belirlemek için genellikle genetik bir test yapılır. Bu test sayesinde kişinin genom profili belirlenir ve dördüncü koniye yol açabilecek genetik mutasyonlar saptanır. Bu genetik mutasyonun sonucunda dördüncü koni hücresine sahip olan birinin farklı renkleri algılayıp algılamadığı da test edilir. Bu nedenle tetrakromasi ölçümüne yönelik özel bir renk testi uygulanır.

Renk körlüğünün cerrahi bir çözümü mevcut değildir. Bunun yerine renk körlüğünün etkilerini azaltmak için özel lensler kullanılır. Renk körlüğü lensi hastaların daha sağlıklı bir biçimde görmesini mümkün kılar.

Renk körlüğü, genellikle doğuştan gelen ve genetik bir mutasyon sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Bu durum genellikle X kromozomunda taşınır ve erkeklerde daha yaygındır.

Bazı durumlardaki renk körlüğü, göz hasarı, yaşlanma veya bazı sağlık sorunları gibi nedenlerle daha sonra da gelişebilir.

Renk körlüğünün çeşitli türleri vardır ve her biri farklı renk ayrım problemlerine yol açar. En yaygın tip olan red-green color blindness (kırmızı-yeşil renk körlüğü) bireyin kırmızı ve yeşil tonları ayırt etmekte zorlandığı bir durumdur. Bir başka tür olan mavi-sarı renk körlüğü ise mavi ve sarı tonlarını ayırt etme yeteneğini etkiler. Nadiren görülen monokromatizm adlı durumda ise birey sadece siyah, beyaz ve gri tonları görebilir.

Renk körlüğü genellikle yeşil, kırmızı ve mavi renkleri ayırt etme yeteneğini etkiler. Erkeklerde daha yaygın görülmesinin sebebi, renk algısının X kromozomunda bulunan genler tarafından kontrol edilmesidir. Kadınlar iki X kromozomuna sahipken, erkekler sadece birine sahiptir, bu nedenle renk körlüğünün oluşma riski erkeklerde daha yüksektir.

Bebeklerde renk körlüğünün belirlenmesi zordur çünkü onlar henüz renkleri tanımlayamaz ve ifade edemezler. Ancak uygun testlerle, çocukların yaşları ilerledikçe renk körlüğünü tespit etmek mümkündür.

Renk körleri genellikle yeşil ve kırmızıyı karıştırır ancak bu durum kişiden kişiye değişebilir.

Renk körleri genellikle yeşil, kırmızı veya mavi tonları ayırt edemez.

Herhangi bir spesifik vitamin eksikliği sonucunda renk körlüğünün meydana gelmesi bilinen bir durum değildir. Renk körlüğü genellikle genetiktir ve dış faktörlerden etkilenmez.

Kısmi renk körlüğünde, birey belirli renkleri tamamen ayırt edemeyebilir ancak hala bazı renkleri görebilir. Tam renk körlüğünde ise, birey tüm renkleri siyah-beyaz olarak görür ve hiçbir rengi ayırt edemez.

Web ve Tıbbi Yayın KuruluGüncellenme Tarihi: 22.02.2024 16:30Yayınlanma Tarihi: 21.02.2024 07:48
Yorum Ekle


KATEGORİLER