Eğer bir kadın hamileyken kızamığa yakalanırsa, anne ve bebek için komplikasyon riski artabilir. Anne ve bebekte %60'a varan oranda komplikasyon gelişebilir ve annelerin %12'sinin hayatını kaybetme olasılığı vardır. Düşük doğum ağırlığı, düşük yapma, erken doğum, fetüsün rahim içinde ölümü ve anne ölümü riski büyük oranda artar. Ancak, doğum sırasında annenin kızamık virüsüne maruz kalması her zaman yeni doğanın enfekte olmasına yol açmayabilir. Doğumsal kızamık, doğumdan sonraki 10 gün içerisinde kızamık döküntülerinin görülmesi ile tanımlanırken, doğum sonrası kızamık, doğumdan sonraki 14 ile 30 gün arasında kızamık belirtilerinin meydana gelmesi durumunda söz konusudur. Hastalığın seyri hafiften ağır dereceye kadar değişebilir.
Hamilelik süresince kızamık ve rubella gibi virüsler hem anne hem de bebeğin sağlığını tehdit eder. Bu yüzden, üreme çağındaki kadınların tamamlanmış iki doz MMR aşısının kaydını tutmak önemlidir. Aşı olmayanlar veya hastalığı geçirdiği belgelendirilmeyenler, hamilelik öncesi aşılanmalıdır. Hamilelik sırasında veya potansiyel olarak bir ay içinde hamile kalabilecek kadınlara MMR aşısı önerilmez.
Kızamığın tipik semptomları olan döküntü ve ateş genellikle 4-5 gün sürerken, kuru öksürük bir haftadan on güne kadar devam edebilir. Eğer ateş beş günden daha uzun sürerse, kızamığa bağlı komplikasyonların ortaya çıktığı düşünülmelidir. En yaygın görülenler arasında orta kulak iltihabı ve zatürree bulunmaktadır. Kızamık için bitkisel bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır ve halk arasında bilinen kızamık şekeri veya kızamık bitkisi gibi ürünlerin kullanılması tavsiye edilmez.
Çocuğun bağışıklık sistemini güçlendirmek ve vücuduna gerekli vitaminleri almasını sağlamak açısından, flavonoidler bakımından zengin olan meyve ve sebzelerin tüketimine yardımcı olmalıyız.
Yetişkinler de yüksek ateş, halsizlik, gözyaşı akması ve kaşıntı gibi belirtilerle deneyimleyebilir.
Kızamık, çocuk sağlığı için önemli bir hastalıktır. Özellikle bir yaşın altındaki bebeklerde kızamık son derece ciddi ve hatta ölümcül olabilir.
İshal ve kusma, kulak ağrısı ve orta kulak enfeksiyonu (otitis media), göz enf) veya gözlerde kızarıklık, larenjit, zatürre, bronşit, krup gibi solunum yolu ve akciğer enfeksiyonları, ateş nöbetleri gibi durumlar ortaya çıkabilir.
Kızamık bazı hastalarda ve ilerleyen evrelerde oldukça ciddi hatta ölümcül sorunlara yol açabilir. Meningit adı verilen beyin ve omurilik zarlarında enfeksiyon görülebilir. Nadiren subakut sklerozan panensefalit (SSPE) adı verilen beyin inflamasyonu gelişebilir. Bu durum kızamıktan birkaç yıl sonra bile ortaya çıkabilir ve sağırlığa ve beyinde kalıcı hasarlara neden olabilir. Kızamık, karaciğer enfeksiyonlarına (hepatit), göz kaslarının virüs tarafından etkilenme durumunda oluşan şaşılığa, görme bozukluklarına veya kaybına ve kalp-sinir sistemi sorunlarına yol açabilen ölümcül bir hastalıktır.
Aşılanmamış olmak: Kızamık için aşı yaptırmamak, bu hastalığa kapılma riskini en fazla arttıran faktördür. Yurtdışına seyahat: Özellikle kızamığın hâkim olduğu ülkeleri ziyaret etmek, hastalığı edinme riskini yükseltir. A vitamini eksikliği: Diyetinizde yeterince A vitamini içeren gıdaların bulunmaması, yaşanan sağlık sorunlarını tetikleyebilir.
Kızamığı engellemede en basit ve güvenli yöntem aşılamadır. İlk doz aşının ardından kızamığa karşı %93 koruma sağlanırken, ikinci doz sonrasında bu oran %97’ye çıkar. Hastalığın yayılmasını önlemek adına, kızamığın bulaştığından şüphelenilen kişilerin sağlıklı bireylerden izole edilmesi gerekmektedir.
Çocuklara rutin olarak uygulanan kızamık aşısı, ilk dozu bir yaşında (12. ay), ikinci dozu ise dört yaşında iki doz şeklinde yapılmaktadır. İkinci dozun daha erken verilmesi önerilmez. Fakat, eğer 4 yaşından küçük bir çocuğun kızamık salgınının olduğu bölgeye gitmesi gerekiyorsa, ikinci doz aşı uygulanabilir. Bağışıklığı olmayan daha büyük çocuklar ve gençlerin de iki doz kızamık aşısını yaptırmaları gerekmektedir. Daha önce aşılanıp aşılanmadığı belirsiz olan kişilerin kızamık aşısı yaptırmasında bir sakınca yoktur.
Kızamık aşısının 12 aylıktan küçük bebeklere uygulanması tavsiye edilmez. Bu yaş grubundaki bebekler, annelerinden hamilelik sırasında alınan antikorların varlığı sebebiyle aşının kızamık bileşenine tepki gösteremezler. Ancak salgın durumlarında, kızamık aşısı altı aydan itibaren uygulanabilir. Yine de bir yaşından önce yapılan aşılar resmi olarak kabul edilmez ve bu çocukların bir yaşında ve 4-6 yaş arası tekrar aşılanması gerekmektedir.
Hamile kadınların kızamık aşısını olmaları önerilmez. Sadece kızamık değil, hamilelik süresince hiçbir canlı virüs aşısı uygulanmamalıdır. Ancak, emziren annelerin kızamık aşısını olmalarında herhangi bir sakınca yoktur.
Kızamık aşısı sonrası seyrek de olsa kızamığa benzer yan etkiler görülebilir. Aşıdan sonra yüksek ateş ve döküntüler meydana gelebilir. Bu belirtiler genellikle hafif ve geçicidir. Yüksek ateşi kontrol altına almak için basit ateş düşürücüler kullanılabilir. Lenflerde şişme ve yetişkin kadınlarda eklem ağrısı gibi durumlar çok nadiren görülür.
Hamilelik sırasında kızamıktan korunma oldukça önemlidir. Hamilelikte kızamık geçirme; düşük veya ölü doğum, prematüre doğum, düşük doğum kilosu ve anne kaybına yol açabilir. Eğer gebelik sırasında hastalığa yakalandığına dair bir şüphe varsa acilen doktora başvurulmalıdır.
Kızamık, rubeola ve toksoplazma gibi enfeksiyonlar, erken gebelik döneminde geçirildiğinde bebekte ciddi sorunlara neden olabilir. Eğer kızamık veya rubeola antikorlarınız negatifse, bu hastalıklara karşı bağışıklığınız yoktur. Bu durumda doktorunuz sizlere hamilelik öncesi aşı yapmayı önerebilir. Kızamık ve rubeola aşısı canlı virüslerden elde edildiği için aşıdan sonra 3 ay boyunca hamile kalınmaması ve bu süre sonunda bağışıklığın gelişip gelişmediği kontrol edilmelidir.
Hayır, bir kez kızamığı geçiren kişiler, ömürleri boyunca bağışıklık kazanır ve bir daha kızamağa yakalanmazlar.
"Kanser hastası" terimi çok geniş bir grubu ifade etmektedir. Bu sebeple her hasta bireysel olarak değerlendirilmelidir. Ancak grip ve pnömokok aşıları kesinlikle yaptırılmalıdır. Tetanoz aşısının yetişkin aşı programında yer aldığı unutulmamalıdır. Hastanın durumuna göre, hepatit, Hemophilus influenza ve meningokok aşıları gerekebilir. Genellikle bu hastalar için canlı, zayıflatılmış aşılar - yani kızamık, kabakulak, kızamıkçık, suçiçeği, sarı humma, oral tifo ve rotavirus aşıları - hastalığa sebep olabileceğinden önerilmez.
Yüksek ateşi olanlar, tüberküloz veya zatürree gibi enfeksiyon hastaları, bağışıklık sistemini zayıflatan bir rahatsızlığı olanlar, kanındaki trombosit sayısı düşük olanlar, radyoterapi veya kemoterapi görenler ve hamile kadınların kızamık aşısı olmaması gerekir.
Kızamık aşısından sonra hafif kızarıklık ve kaşıntı gibi reaksiyonlar görülebilir ama bunlar genellikle uzun vadeli ciddi sorunlara yol açmaz. Alerjik şok durumları ise oldukça nadirdir. İlk dozdan sonra ciddi alerjik reaksiyon yaşayan kişilere ikinci doz uygulanmamalıdır. Yumurtaya karşı nefes darlığı, gırtlak ödemi ve bayılma gibi tepkiler verenlerin de aşı olmaması gerekir. Ancak, saman nezlesi veya astım gibi alerjilere sahip kişilerin kızamık aşısı olmasında bir sakınca yoktur.