Meme kanseri, meme dokusundaki süt kanallarında bulunan ve süt üretiminden sorumlu olan hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile gelişir. Bu durum dünya genelinde 8 kadından birinde görülür. Bu vakaların %80’i süt kanallarında bulunan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına bağlı olarak oluşur. Bunun yanında geriye kalan %20’lik hasta kesiminde de bu durum süt bezelerinde gelişme gösterir. Tedavisi için erken tanı son derece önemlidir. Bu nedenle her kadın 20 yaşından sonra elle muayene yapmalıdır. 40 ila 69 yaş aralığındaki kadınlar ise durumu kontrol ettirmek adına yılda bir kez mamografi çektirilmelidir.
Meme; salgı bezleri, süt kanalları, meme lobları, sinüsler, ağ dokusu, salgı bezleri ve bağlardan oluşur. Meme kanseri çoğunlukla kadınlarda görülse de bu rahatsızlığı erkekler de yaşayabilir. Bu kanserden sonra sağlıklı hücrelerin DNA’larında bazı bozulmalar görülebilir. Hücreler de buna bağlı olarak kontrolsüz bir şekilde çoğalır. Kanserli hücreler, sağlıklı hücrelere göre daha hızlı bölünür ve çoğalır. Bunun bir sonucu olarak da kanserli hücreler yığılmalara yol açabilir. Tümörler iyi huylu olabildiği gibi kötü huylu da olabilir. İyi huylu tümörler benign ve kötü huylu tümörler de malign olarak adlandırılır. Ayrıca tümörler vücutta farklı etkilere neden olur. Benign olarak adlandırılan kötü huylu hücrelerin çoğalımı, başlangıçta yavaştır ve herhangi bir belirti yaratmaz. Dolayısıyla çoğu hasta başlangıç döneminde durumu fark etmez. Bu da kanserin lenf nodlarına ve dolaşım sistemi ile de vücudun farklı bölgelerine yayılır.
Genellikle 50-70 yaş arasında ortaya çıkan meme kanseri, birinci derece yakınlarında tümör olan kişilerde daha sık görülür. Kadın kanser türleri arasında en yaygın olan durum tüm kadın kanserlerinin %24'ünü oluşturur. Yapılan araştırmalar da her 8 kadından birinin hayatının belirli döneminde yakalanacağını bildirir. Nadir olarak erkekler de yaşanabilen bu kanser türünde her 100 kadına karşılık olarak 1 erkek tanı alır. Yine yapılan çalışmalar, görülme sıklığının her geçen yıl arttığını gösterir. Ancak teknoloji ve tıp alanında yaşanan gelişmelerle erken tanı ve tedavi mümkündür.
Bu kanser türünün başlangıç evresi yavaş ilerler ve başlangıç evresinde belirti göstermeyebilir. Genel olarak gözlemlenen meme kanseri belirtileri aşağıdaki gibidir:
Erkeklerde görülen bu kanser de benzer özellikte belirti verse de erkeklerde genel olarak meme ucundan salgı gelir ve meme uçlarında kızarıklık görülür. Bu belirtilere ek olarak memede ağrısız şişlik, meme ucunda çukurlanma, kabarıklık ve büzülme de görülebilir. Ancak yaşanan bu belirtiler her zaman kansere işaret etmeyebilir ancak kişinin en kısa sürede doktora başvurması gerekir.
Meme kanserinde değiştirilemeyen risk faktörleri son derece önemlidir. Bu risk faktörlerinden biri olan aile hikayesi, risk faktörlerinin başına gelir. Kişinin aile geçmişinde 50 yaşında önce görülen bu kanser türü, kişinin bu kansere yakalanma ihtimalini artırır. Bir diğer önemli risk faktörü de meme dokusunun yoğun olmasıdır. Meme dokusunda yağ oranı daha az olan kişilerde risk artar. Bu risk ve meme dokusunun yoğunluğu da sonografik ve mamaografik yöntemlerle ölçülür.
Kadınlarda oluşuma neden olan risk faktörü de erken yaşta adet görmedir. Özellikle 11 yaşından önce adet gören kişiler ve bunun yanında menopoza geç yaşta girenler de risk altındadır. Ayrıca 30 yaşından sonra hamilelik yaşayan kadınlar ve ideal kilosunun üzerinde olan kişiler riskli gruptadır. Riske neden olan diğer faktörler de aşağıdaki gibidir:
Meme kanseri iki farklı ana gruba ayrılır:
1)Meme dokusunda yayılma göstermeyen ve dokuyu aşmamış olan noninvaziv kanser
2)Meme dokusunu aşan ve yayılma gösteren invaziv kanser
Noninvaziv kanser de duktal karsinoma insitu ve lobüler karsinoma insitu olmak üzere iki farklı gruba ayrılır.
Duktal Karsinoma İnsitu (DKİ): Muayenede kendini belli etmeyen bu kanser türü, mamografide tespit edilir.
Lobüler karsinoma insitu (LKİ): Anormal hücre büyümesidir.
Yavaş ilerleyen bir kanser olan meme kanserinde evreleme vardır. Bu kanserde tümör 5 ile 7 yıl içerisinde 1 cm büyüklüğe erişir. Bu tümör ilk lenf kanalları ile kol altı lenf bezlerine ve ardından da kan yolu ile karaciğer, kemik gibi uzak organlara yayılabilir. Bu nedenle tümörün aşamasının ve nerelere yayıldığının tespit edilmesi için evreleme yapılır. Bu evreleme için TNM adlı sistem kullanılır. T tümör çapını, N hastalığın kol altı lenfe bezi sayısını ve M ise yayılma durumunu tanımlar. Memede kanser evreleri ise şöyledir:
Meme kanseri belirtileri görülmesi ile konulması gereken teşhis bazı tanı testleri ile yapılır. İlk olarak fiziksel muayene ile başlayan süreç, doktor tarafından gerektiği durumlarda belirli tetkiklerle devam eder. Bunlar aşağıdaki gibidir:
Her kadın düzenli olarak ayna karşısında her ay kendini muayene etmelidir. Bu muayene her ay regl döneminin bitmesinden 4 ya da 5 gün sonra yapılmalıdır. Menopoza girmiş kadınlar da her ay aynı güne denk gelecek şekilde bu muayeneyi yapabilir. Bu muayenede kişi meme simetrisine, ciltte değişikliklerine, akıntıya ve memede kitle olup olmadığına bakmalıdır.
1) Ayna karşısında muayene: Kollarınızı yukarı kaldırın. Her iki memede çöküntü, düzensizlik, deride çekinti, kabuklanma ve yara olup olmadığını kontrol edin. Ardından ellerinizi belinize getirerek tüm kuvvetinizle aşağı doğru bastırın. Bu esnada da göğüs kaslarınızı iyice kasmalı ve memenizi aynadan kontrol etmelisiniz. Kontrolde memelerin birbiriyle eşit olup olmadığını gözlemleyebilirsiniz.
2) Duş yaparken muayene: Ayakta durduğunuz pozisyonda sol memeyi muayene ederken sol elinizi başınızın üzerinde tutun. Sağ elinizde yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya doğru sol memenizi bastırın. Sağ elinizle sol memenizin dış tarafından meme ucuna doğru dairesel hareketlerle bastırarak muayene edin. Bu muayene ile meme içinde fındık ya da ceviz büyüklüğünde bir sertlik hissetmeniz halinde de doktorunuza başvurun.
3) Sırtüstü yatarken muayene: Yatar pozisyonda sağ memenizi muayene ederken sağ omzunuzun altına yastık yerleştirebilirsiniz. Ardından sağ elinizi başınızın arkasına koymalısınız. Sol elinizle yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya doğru memenizi bastırarak muayene etmelisiniz. Aynı işlemi sol memeniz için sağ elinizle yapmayı unutmamalısınız. Bu kontrol sırasında meme içinde fındık ya da ceviz boyutunda bir sertlik hissetmeniz halinde de doktorunuza başvurun.
Meme kanseri tedavisi son yıllarda önemli gelişmeler yaşamıştır. Bu gelişmeler neticesinde de erken teşhis ve tedavi sağlanmıştır. Bu kanserin tedavisinde memenin korunmasına yönelik uygulamalar önceliktir. Erken evrede görülen kanserde meme kaybı olmadan gerekli tespit yapılabilir ve tümöre direkt müdahale gerçekleştirilebilir. İleri evrede ise memenin cerrahi ile alınması gerekebilir. Bu durumda da plastik cerrahi uygulamaları ile kişiye yeni bir meme yapılabilir.
Tedavi hastalığın evresine göre değişir. Evre 0’da cerrahi işlem sonrasında kemoterapiye gerek duyulmayabilir. Bu evrede çoğu zaman radyoterapi tedavi sürecine eklenir. Evre I ve II’de kitlenin boyutu küçük olduğundan ilk olarak ameliyat ve ardından da kemoterapi yapılıp yapılmayacağına karar verilir. Evre III’te ise ilk kemoterapi uygulanır ve ardından da hasta ameliyata alınır. Evre IV’te de kanser vücuda çok fazla yayılmadıysa cerrahi işlem uygulanabilir. Ancak kanser fazla yayılma gösterdiyse ameliyat gerçekleşmez. Yalnızca kemoterapi ve bazı durumlarda da radyoterapi işlemi uygulanır.
1) Cerrahi yöntemler: Mastektomi, meme koruyucu cerrahi, lenf bezi cerrahisi, radyoterapi
2) İlaç tedavileri: Kemoterapi, hormonoterapi ve akıllı tedaviler
Bu kanserin tedavisinde öncelikli amaç tümörü tamamen çıkarmak ve kol altına yayılma gösteren vakalarda da lenf bezlerini tümüyle almaktır. Bu amaçla uygulanan cerrahi yöntemlerden biri de mastektomidir. Basit mastektomide, meme uçları dahil olmak üzere tüm meme alınır. Ancak kol altı lenf bezleri veya meme altındaki kaslar alınmaz. Cilt koruyucu mastektomide de bazı hastalarda meme işlem sırasında yeniden yapılandırılabilir. Bu işlemde memenin üstündeki deri ve meme ucu dokunulmadan bırakılır. Radikal mastektomi ise geniş çaplı bir operasyondur. Bu operasyonda tüm meme, kol altı bezleri ve meme altı kasları alınır. Meme koruyucu cerrahide de durum erken evrede tanımlandığında memenin yalnızca kanserden etkilenmiş kısmının alınması tercih edilir. Alınacak bu kısım ise tümörün büyüklüğüne, yerine ve diğer etkenlere göre değişir. Bir diğer yöntem de lenf bezi cerrahisidir. Bu yöntemle meme kanserinin kol altı lenf bezlerine yayılımını belirlemek adına bir ya da birden fazla lef bezi alınır ve detaylı olarak incelenir. Bu inceleme kanserin evrelenmesinin yapılması ve tedavinin bu doğrultuda planlanması adına önemlidir. Alınan bu lenf bezlerinde kanserli hücrenin bulunması kanserin kan dolaşımı ile vücudun diğer bölgelerine yayılma ihtimalinin yüksek olduğu anlamına gelir. Radyoterapi tedavisinde cerrahi işlem sonrasında kol altı ve meme bölgesine ışın verilerek kanserli hücrelerin yok edilmesi amaçlanır.
Kemoterapi tedavisi genlikle cerrahi işlem sonrasında uygulanır. İşlemin ardından kanserli hücre kalmasa bile koruyucu önlemi alabilmek için hastaya bir süre boyunca kemoterapi uygulanır. Bir diğer ilaçlı tedavi de hormonoterapidir. Bu tedavinin amacı, hastanın hormon miktarını azaltmaktır. Bu azaltma ile kişideki östrojen etkisi ortadan kaldırılır ve kanserin gelişmesi önlenir.
Hastalık hakkında araştırma yapan kişiler “Göğüs kanseri belirtileri nelerdir?” sorusu kadar meme kanseri sonrasındaki yaşamı da merak eder. Tedavi sürecinde hasta için yaşam kalitesini artıracak bir tedavinin planlanması son derece önemli. Ameliyat sonrasında hastaların çoğunda lenfödem ve omuz kısıtlılığı görülebilir. Ancak bu süreçte erken dönemde ve doğru şekilde planlanan rehabilitasyon ve egzersiz programı ile bu sorunlar ortadan kaldırılabilir. Bunun yanında bu tedaviyi yaşamış olan hastaların büyük bir kısmında psikolojik sorunlar gözlemlenebilir. Bu nedenle hastanın bu süreçte psikolojik olarak takip edilmesi gerekir.
Hastalık boyunca gerçekleştirilen egzersizlerin ameliyattan sonra da deva ettirilmesi önemlidir. Meme kanserlerinin çoğunun ilk 3 yıl içinde tekrarladığı düşünüldüğünde tedavi bitiminde hastaların ilk 3 yıl boyunca rutin sağlık kontrollerinden geçmesi gerekir. Bu kontrol muayenelerinde hastaların şikâyetleri öğrenilir ve hastanın durumu detaylı olarak gözden geçirilir. Herhangi bir şikâyeti ya da şüpheli bulgusu olmayan hastalar için inceleme yapılmaz.
Bilgi talep formunu doldurarak Büyük Anadolu Hastaneleri tarafından uygulanan meme kanseri tedavisi ile ilgili merak ettiklerinizi öğrenebilirsiniz.