Akdeniz anemisi bir diğer adıyla Talasemi hem ülkemizde hem de dünyamızda önemli bir sağlık sorunudur. Bu nedenle hastalıkla ilgili farkındalık yaratmak adına 1993 yılından bu yana dünya genelinde 8 Mayıs Dünya Talasemi Günü olarak anılıyor. Peki, bu hastalık hakkında neler biliyoruz? İşte Talasemi yani Akdeniz anemisi hastalığı hakkında merak edilenler ve bilinmesi gerekenler:
“Talasemi nedir?” tanımını yapmak gerekirse; çocuklara anne ve babadan kalıtım yolu ile geçen ancak önlenebilen bir kan hastalığıdır. Türkiye’nin de içinde olduğu Akdeniz ülkelerinde yaygın olarak görülen halk sağlığı sorunu bu nedenle Akdeniz anemisi olarak da adlandırılır. Dünya genelinde her yıl 4000’e yakın Akdeniz anemisi hastası dünyaya geliyor ve taşıyıcıların saptanması, doğum öncesi tanı konulabilmesi ve genetik danışma ile engellenebilir bir hastalık olması sayesinde de tedavi edilebiliyor.
“Akdeniz anemisi neden olur?” diye merak ediyorsanız bu hastalığın en yaygın nedeninin bozuk hemoglobin molekülleri olduğunu bilmelisiniz. Anne ve babadan çocuğa aktarılan bozuk genler, bu rahatsızlığın yaşanmasına neden olabiliyor. Kanda bulunan alyuvarlarda hem ve globin olarak adlandırılan 2 kısım bulunur. Globin ise beta ve alfa olarak ikiye ayrılır. Genlerle yönetilen bu zincirlerden birinin eksik ya da yetersiz olması durumunda Talasemi olarak adlandırılan Akdeniz anemisi rahatsızlığı meydana gelebiliyor.
“Akdeniz anemisi nasıl anlaşılır?” diye merak ediyorsanız Talaseminin belirtileri olan bir hastalık olduğunu bilmelisiniz. Ancak bu rahatsızlık 3 farklı şekilde görülebiliyor ve bu belirtiler hastalığın tipine bağlı olarak değişebiliyor. Bunlardan biri olan talasemi majör, hastalığın en şiddetli formu. Majör Akdeniz anemisi belirtileri ise şöyle:
Hastalığın bir diğer türü de talasemi minör. Minör Akdeniz hastalığı belirtileri, hafif anemi şeklindedir ve bu hastalığı yaşayan çocuklarda demir eksikliği ile sıklıkla karşılaşılır. Bir diğer tür de talasemi İntermedia. Bu anemiyi yaşayan hastalarda görülen durum orta şiddetlidir. Buna bağlı olarak görülen belirtiler de şöyledir:
“Akdeniz anemisi nedir?” sorusu kadar bu rahatsızlığı çeşitleri de merak edilen konular arasındadır. Akdeniz anemisi klinik olarak 4 farklı şekilde yaşanır:
Talasemi major (Ağır hasta tipi): Bu anemi türünde hem anne hem de baba taşıyıcıdır ve çocuğa geçen genler de defektlidir. Bu durumda bebeğe 4 ya da 12 aylıkken tanı konulur. Özellikle de bebek 6 aylıkken ağır bir kansızlık durumu yaşanır. Majör talasemi, aneminin en ağır türüdür.
İntermedia Akdeniz anemisi: Bu anemi türünde de hem anne hem de baba taşıyıcıdır. Majörden farkı genlerdeki değişimin daha hafif olmasıdır ancak aneminin en ciddi ikinci türüdür.
Minör Akdeniz anemisi (Talasemi taşıyıcılığı): Bu anemide hastaların hafif kansızlığı bulunur ve bunun dışında bir sorun yaşanmaz.
Minima Akdeniz anemisi (Talasemi taşıyıcılığı): Minör anemi gibi bulgular verir ve teşhisi gen analizi ile konulur.
Genetik bir hastalık olan Akdeniz anemisi, ailesinde hastalık öyküsü olan kişilerde görülebilir.
Türkiye’nin de aralarında olduğu Akdeniz ülkelerinde sıklıkla görülen bir rahatsızlıktır. Dünya genelinde her yıl 40000 talasemi hastası dünyaya gelir ve Türkiye’de ortalama 4500 talasemi hastası bulunur. Dünya genelinde de 1.300.000 kişinin bu hastalığın taşıyıcısı olduğu bilinmekte. Bu hastalığın yaygın olarak görüldüğü ülkeler ise Akdeniz ülkeleri, Güneydoğu Asya, Kuzey Afrika, Hindistan, Orta Asya ve Orta Doğu’dur. “Akdeniz anemisi kaç yaşına kadar devam eder?” sorusu da merak edilen konular arasındadır. Bu hastalığın şikayetleri genellikle 2 yaşında başlar ve bu şikayetler yaşamın sonuna kadar devam edebilir.
Akdeniz anemisi tedavisi, hastalığın seyri için oldukça önemli. Taşıyıcı olan hastalarının çoğu tedaviye ihtiyaç duymaz ancak talasemi majör hastaların tedavisinin ömür boyu sürdürülmesi gerekir. Bu hastalar, her 3-4 haftada 1 olacak şekilde kan desteğine ihtiyaç duyar. Ancak hastalara kan transfüzyonu yapılması ile vücutta demir birikimi olabilir ve buna bağlı olarak çeşitli çeşitli komplikasyonlar görülebilir. Bunun önüne geçmek adına da şelasyon tedavisi uygulanır. Bunun yanında uygun vericiden alınan kök hücre ile kök hücre tedavisi de bir diğer seçenektir.
Talasemi genellikle 2 türlü ortaya çıkar: Anne ve babadan gelen HBB genlerinde talasemiye neden olan genin bulunması ile bebek hasta olarak doğar ya da ebeveynlerden yalnızca birinde hastalığı taşıyan genin geçmesi ile çocuk taşıyıcı olur. Kişilerin Akdeniz anemisi taşıyıcısı olması durumunda kişide belirti görülmez ancak genleri bu hastalığı taşımaya devam eder.
Talasemi tedavi edilmezse vücutta yeterli miktarda sağlıklı kırmızı kan hücreleri üretilemediği için anemi (kansızlık) oluşabilir. Bu durumda yorgunluk, soluk cilt, nefes darlığı ve çarpıntı gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Ayrıca demir birikimine bağlı olarak kalp, karaciğer ve pankreas gibi organların hasar görmesi de mümkündür. Tedavi edilmeden ilerleyen talasemi sonucunda hayatı tehdit edebilecek ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Bu nedenle talasemi tanısı konmuş kişilerin düzenli tıbbi takip ve gerekli tedavileri almaları önemlidir.
Talasemi hastaları sağlıklarını korumak ve komplikasyonları önlemek için dikkatli olmalıdır. Öncelikle düzenli olarak doktorları tarafından kontrol edilmeli ve tedavi planlarını takip etmelidirler. Demir birikimini önlemek için demir yükünü azaltmaya yönelik tedavileri de uygulamalıdırlar. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve stresi azaltmak da çok önemlidir. Ayrıca enfeksiyonlardan korunmak için hijyen kurallarına uymak ve aşı önemlidir. Talasemi hastalarının yaşam kalitesini artırmak için tüm bu önerilere uyarak sağlıklı bir yaşam sürdürmeleri gerekir.
Talasemi tedavisi mevcuttur. Tedavi yöntemleri arasında kan transfüzyonları, kemik iliği nakli ve ilaç tedavileri yer alır. Ancak tedavinin başarısı hastalığın tipine ve şiddetine göre değişebilir. Bu nedenle en doğru tedavi yönteminin belirlenmesi için uzman bir doktorla görüşmek önemlidir.