Kalbiniz, yumruğunuzdan biraz daha büyük olan kaslı bir pompadır. Dolaşım sistemi aracılığı ile tüm vücudunuza kan pompalar. Kanınız ise vücudunuzdaki her hücrenin ihtiyaç duyduğu oksijene sahiptir. Kalbiniz oksijenden zengin kanı akciğerlerden kalbe ve oradan da vücudun geri kalanına pompalar. Kalbe kan gitmesini sağlayan damarda tıkanıklık yaşandığında kalp krizi görülür. Kalp krizinin en yaygın belirtisi boyun, sırt, çene ve kollara yayılabilen göğüs rahatsızlığı veya ağrısıdır. Göğüs rahatsızlığı veya ağrısı birkaç dakika sürebilir veya gelip gidebilir. Kalp krizi, kalbinize giden kan akışının yeniden sağlanması adına acil tedaviyi gerekli kılar.
“Kalp krizi nedir?” sorusuna kalbe giden kan akışının kesintiye uğraması ya da kesilmesi ile meydana gelen durumdur şeklinde yanıt verilebilir. Kalbe giden kan oksijen bakımından zengin değilse, etkilenen bölgeye zarar verebilir. Sonuç olarak kalp kası ölmeye başlar. Kalbiniz düzgün çalışması için gereken kan ve oksijeni alamıyorsa bu sizi kalp yetmezliği ve diğer ciddi komplikasyonlar açısından daha yüksek riske sokabilir. Kalbinize normal kan akışını geri kazandıran tıbbi tedaviyi ne kadar erken alırsanız, başarılı bir sonuç alma şansınız o kadar artar.
Kalp krizi belirtisi herkeste farklıdır. Bazı kişilerde semptomlar hafif olabilirken bazılarında şiddetli olabilir ve bazı kişilerde de hiçbir semptom görülmez. Genel belirtiler şöyledir:
Kalp krizi kendi içerisinde NSTEMI, STEMI ve koroner spazm (unstabil anjina) olarak farklı tiplere ayrılır. Bu tipler aşağıdaki gibidir:
Kalp krizi nedenleri arasında en sık tespit edilenlerden biri de kalbin beslenmesini sağlayan damarlardaki yağ yapıdaki plakların oluşmasıdır. Bunun yanı sıra damarlardaki yırtılma ya da pıhtılar da krize neden olabilir. Diğer nedenler de şöyledir:
Kalp krizinin nedenleri kadar nasıl oluşum gösterdiği de merak konusudur. Damar duvarına kolesterol birikmesi ile oluşan plakların yırtılması ile damar tıkanır ve kalp kasının kan ihtiyacı karşılanamaz. Bu durumun bir sonucu olarak da kalp kası hücreleri ölmeye başlar ve tıkalı olan bölgede kalp kası fonksiyonunu kaybeder.
Göğüs bölgesinde sıkışma ve yanma hissi, nefes darlığı, terleme ve solgunluk krizin ilk belirtileridir. Kalp damarı tam tıkanmışsa bu belirtiler saatler boyu devam eder ve müdahaleyi gerekli kılar. Damar tıkanmamışsa ve daralma gibi bir durum söz konusuysa 10-15 dakika kadar şiddetli göğüs ağrısı eşliğinde ortaya çıkar.
“Kalp krizi esnasında ne yapılmalı?” sıklıkla merak edilen konular arasındadır. İlk kriz işaretlerinden biri olan göğüs ağrısı, ilk olarak yanma ve baskı ile kendini gösterir ve ardından boyundan kola doğru yayılır. Bu esnada alın ve sırtta soğuk terleme başlar. Çoğu zaman şiddetli bulguların eşlik ettiği kalp krizi, bazı durumlarda da hafif bir rahatsızlık şeklinde yaşanır. Bu durumun yaşandığı anda harekete bağlı olarak ağrı artar. Dinlenince azalan bu ağrı tamamen geçmez. Bu durum 30 dakikadan uzun sürebilir ve bu duruma mide bulantısı ile soğuk terleme eşlik edebilir. Bu sebeple göğüs ağrısı hafif ya da şiddetli olsun hemen dikkate alınmalı ve zaman kaybetmeden tıbbi yardım alınmalıdır. Kriz geçiren kişinin merdiven çıkma gibi hareketlerden kaçınması da önemlidir. Kriz geçiren bir yakın için zaman kaybetmeden 112 aranmalıdır. Kişi krizi yalnız geçiriyorsa yakınını ya da 122’yi hemen aramalıdır. Kravat ya da gömlek gibi kıyafetler gevşetilmelidir. Ortamın bol oksijenle dolması sağlanmalıdır. Kişi araç kullanırken kalp krizi belirtileri yaşıyorsa hemen aracını durdurmalı ve yardım istemelidir.
Kriz sonrası tıkanmış olan damarın açılması amacıyla kişiye anjiyo yapılır ve stent ile tıkalı olan arter açılır. Cerrahi bir müdahale olan stent takılması bazı risklere sahiptir ve bazı damarların stent almama ihtimali de bulunur. Bu durumda da yeniden tıkanma ya da damarın daralması gibi durumlar yaşanırsa kişi ikinci kez kalp krizi geçirebilir. Bu sebeple stent takılmasının ardından doktor tarafından önerilen süre boyunca ilaçlar kullanılmalı ve tavsiyeler uygulanmalıdır.
“Kalp krizi belirtisi nedir? Tanı nasıl konulur?” diye merak ediyorsanız EKG’nin kalp krizini tespit etmek adına kullanılan ilk tetkiklerden biri olduğunu bilmelisiniz. Ekstremitelere ve göğse yerleştirilen elektrotlar ile yapılan ve kalbin elektriksel hareketliliğini ölçmeyi sağlayan EKG’de elektriksel sinyaller monitöre ya da kağıda yansıtılır. Bunun yanında çeşitli biyokimyasal analizler de krizin tanısında fayda sağlar. Kan tetkikleri, akciğer filmi, bilgisayarlı tomografi, ekokardiyografi ve rezonans görüntüleme gibi radyolojik tetkiklerden de faydalanılabilir. Ayrıca anjiyografi krizin tanı ve tedavisinde önemli bir araçtır. Uyluk veya kolda bulunan damarlardan ince bir tel ile girilerek kan damarları incelenir. Tıkanıklık görülmesi halinde de anjioplasti ile damarın açılması sağlanabilir.
Acil bir durum olan kalp krizi, belirtiler ile kendini gösterdiği anda mutlaka bir uzman destek altında takip edilmelidir. Kalp krizi nedeniyle yaşanan ölümlerin çoğu kriz başladıktan sonraki ilk 1-2 saat içinde gerçekleştiği de bu süreçte unutulmamalıdır. Bu sebeple gereken tanı hızlı bir şekilde konulmalı ve müdahale doğru bir şekilde yapılmalıdır. Kalp krizi şikayeti ile acile gelen hastalara gerekli acil tedaviler uygulanır ve kan sulandırıcı ilaç verilmesinin ardından da hasta kardiyoloji uzmanına yönlendirilir. Bu aşamada gerek görüldüğünde hastaya anjiyo uygulanabilir ve uygulanan anjiyo sonucuna göre de cerrahi işlem uygulanır ya da ilaçlı tedavi gerçekleştirilir. Bypass cerrahisi, anjiyoplasti ve stent temel tedavi seçeneklerindendir.
Kalp krizi sonrası kadar öncesinde durumun yaşanmasını önlemek adına bazı önlemler alınmalıdır. Bu önlemler: