Anoreksiya nervoza, bir yeme bozukluğudur. Psikolojik bir rahatsızlık olma özelliği de taşıyan anoreksiya, tedavi edilmelidir aksi takdirde kişinin yaşamını tehdit edebilir. Yaş ve cinsiyet fark etmeksizin her bireyin yaşayabileceği bu yeme bozukluğunda aşırı kilo kaybı görülür. Yaygın olarak da adolesan kadınlarda görülür. 10 ile 19 yaş arası adolesan dönem olarak tanımlanır. Tüm vakalarda görülen ortak belirti, kişinin görüntüsünden ve kilosunda memnun olmaması, zayıf olsa bile kendini sürekli kilolu hissetmesidir. Bu memnuniyetsizlik sonucunda kişi sürdürülmesi zor beslenme alışkanlıkları uygular. Bu nedenle kişinin yaşamı hem fiziksel hem de ruhsal anlamda olumsuz yönde etkilenir ve kişi intihara kadar ilerleyebilen psikolojik sorunlar yaşayabilir. Peki anoreksiya nervoza nedir tedavisi nasıldır? İşte sorunun yanıtı:
“Anoreksiya nervoza nedir?” sorusu merak edenler için şu şekilde yanıtlanabilir:
Anoreksiya, beden ağırlığının aşırı derecede düşük olmasına rağmen kişinin kilo alma korkusu içinde olması ve çarpık kilo algısı ile karakterize olan yeme bozukluğudur. Yeme bozuklukların dünyanın yaklaşık %10’unu etkiler. Dünya genelinde her yıl yaklaşık olarak 10.000 insan yaşadığı yeme bozuklukları nedeniyle yaşamını yitirir. Bu nedenle ciddiye alınması gereken bir durumdur. Vücudun ihtiyaç duyduğu enerji alımının sürekli kısıtlanma olan bu yeme bozukluğu durumu, kilo almaktan ve kilolu olmaktan aşırı korkma halidir. Bu korku hali ve kısıtlayıcı diyetler sonrasında kişi hem fiziksel hem de psikolojik çeşitli rahatsızlıklar yaşar.
Anoreksiya temelde iki farklı türe sahiptir:
Bu yeme bozukluğu durumunun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte anoreksiya nervoza nedenleri genetik yapı, çevresel faktörler ve kişilik özelliklerine bağlı ortaya çıktığı söylenebilir. Kişi bu sürece sık sık diyet yapma ile başlar ve sağlıksız bir kiloya ulaşana kadar da ilerler. Sonuç olarak bu kişiler kilo almaktan aşırı derecede korkan bir ruh haline sahip olur. Bu ruh haline sebep olan önemli faktörlerden biri de çevredir. Özellikle medyada zayıf olmanın güzel olduğuna dair empoze edilen yanlış algı, kilolu kişilerin hem sosyal hem de profesyonel yaşamında başarısız olacağının düşündürülmesi buna yol açar. Bunun yanı sıra kişinin çocukluk döneminde geçirdiği taciz gibi büyük travmalar da bunda etkilidir.
Fiziksel anoreksiya nervoza belirtileri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Davranışsal anoreksiya nervoza belirtileri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Anoreksiya hastalarında görülebilecek bazı komplikasyonlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Kişinin anoreksik olduğundan şüphelenen uzman doktorlar, anoreksiya nervoza tanı kriterleri ile kesin tanıyı koyabilir. Uygulanacak fiziki muayenede kişinin vücut kitle indeksi, tırnak ve deri sağlığı, tansiyonu, kalp ritme ve vücut sıcaklığı kontrol edilir. Bunun yanında kişinin vücudundaki elektrolit sayısı kan testleriyle ölçülür, tam kan sayımı uygulanır. Ek olarak psikolojik testlerde uygulanabilir. Bu testlerle kişinin duygu durumu hakkında bilgi edinilir.
Anoreksiya nervoza tedavisi; kişinin yaşına, yaşadığı semptomlara ve tıbbi öyküsüne göre uygulanır ve bu nedenle kişiye özeldir. Tedavide multidisipliner anlayışla hareket edilir. Yani tedavi süreci birden fazla doktorun kontrolündedir. Tedavi sürecinde beslenme düzeni için uzman yardımı alınarak kişinin normal kilo alması sağlanır. Alınacak uzman psikolojik destekle de kişinin hem duygu hem de davranışsal sorunlarının düzenlenmesinde yardım edilir. Durumun kritik evrede girmesinden önce yardım almayı kabul eden kişiler, doğru planlanmış bir tedavi süreci ile sağlıklı beden ve ruha kavuşur. Bu durum karşısında kullanılan ilaç tedavisi bulunmamakta. Ancak depresyon tedavisi için kullanılan bazı antidepresanlar tedaviye dahil edilebilir, buna uzman doktor karar verir.
Kişiyi hem tedavi öncesinde hem de tedavi sürecinde zor bir dönem bekler. Tamamen iyileşme süreci uzun süreceğinden kişide tedavinin işe yaramadığı düşünceleri oluşabilir. Ayrıca kişinin kilo almaya dair korkuları tedavi boyunca devam edebilir. Bu nedenle kişiler tedavi sürerken eski alışkanlıklarına yeniden dönebilir. Bu nedenle kişinin uzun süre psikolojik destek alması önemlidir. Bu süreçte kişinin grup ya da bilişsel davranışçı terapi (BDT) seanslarına katılması doğru bir adımdır.