“Deliryum nedir?” genellikle demans yani bunama ile benzer belirtiler gösterir ve daha çok 65 yaş üzeri kişilerde görülür. Ani başlangıçlı olan ve zihin işlevlerinde bozulma yaratan deliryum; hiperaktif, hipoaktif ve karma olmak üzere üç farklı türe sahiptir. Bu durumuna sebebiyet veren rahatsızlığın düzelmesi ile deliryum belirtileri kaybolmaya başlar. Kalıcı bir hasara neden olmayan bu durum beraberinde demans gibi nörolojik hastalığın varlığında durumu şiddetlendirebilir. Bu durumun hastaneden yatan hastalarda görülmesi ile deliryum ölüm oranı %10-30 olarak artmasına neden olabilir.
“Deliryum nedir tıp literatüründe nasıl tanımlanır?” diye merak ediyorsanız deliryumun bilinç bulanıklığı ile karakterize bir sendrom olduğunu bilmelisiniz. Toksik psikoz, akut beyin yetmezliği, akut organik beyin sendromu gibi isimlere de sahiptir. Genellikle hastanede yatan kişilerde görülür. Bu duruma sebebiyet veren duruma zamanında müdahale edilmediğinde ölümcül olabilir.
Deliryum hastalığı türleri aşağıdaki gibidir:
Hiperaktif deliryum: En kolay tanınan deliryum tipidir. Hasta yatağında duramaz, bunalır, hareketliliği artar, ruh hali hızlı bir şekilde değişir, ajitasyon ve halüsinasyonlar görülür.
Hipoaktif deliryum: Bu tabloda kişinin bilinç durumu uykuya meyilli olur. Hasta etrafa karşı kayıtsız görünür ve motor aktivite azalır.
Karma deliryum: Hem hiperaktif hem de hipoaktif tablo birlikte görülür ve yer değiştirir. Toplumda sık olarak karma ve hipoaktif deliryum gözlenir.
Deliryum belirtileri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Bu belirtiler gün içinde değişiklik göstererek daha iyi ya da daha kötü seyirde ilerleyebilir. Belirtilerin tümü altta yatan rahatsızlık durumunun başlaması ile birlikte ani gelişir ve 7-10 gün sonra geçer.
Beyindeki sinyallerin normal gönderimi ve alımı bozulduğunda deliryum oluşur. Bu bozulmaya beyni savunmasız bırakan ve beyindeki arızayı tetikleyen faktörler neden olur. Olası deliryum sebepleri aşağıdaki gibidir:
Deliryum risk faktörleri ise aşağıdaki gibidir:
Deliryuma neden olan hastalıkları 4 farklı grupta incelenmek mümkün.
1-Doğrudan beyinle ilgili hastalıklar:
2-Sistemik hastalıklar:
3-Toksik hastalıklar:
4-Bağımlılık yapan maddelerden kesilme
Deliryumun teşhisi için uygulanan herhangi bir görüntüleme ve kan tetkiki bulunmaz. Tanıda fiziki muayene ve ruhsal durumun değerlendirilmesi esastır. Ancak deliryuma neden olan altta yatan diğer tıbbi durumlar için tetkik ve görüntüleme yöntemleri kullanılabilir.
Deliryum tedavisi bulunmaz. Deliryum belirtileri altta yatan sebebin tedavi edilmesi ile ortadan kalkar.
Deliryum demans farkı aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Deliryum tremens nedir?
Deliryum tremens; alkol kullanımının kesilmesiyle birlikte ya da yoğun içicilik döneminde görülen tablodur.
Deliryum hastalarına nasıl davranılmalı?
“Deliryum hastalarına nasıl davranılmalı?” diye merak ediyorsanız hastanın uyku ve uyanıklık döngüsüne dikkat etmeli, hastanın gündüz uyanık kalarak gece uyumasını sağlamalısınız. Hastaya bulunduğu yeri, günü, saati ve tarihi, kişileri sık sık hatırlatmalısınız. Olası zihin karışıklığını önlemek adına hastanın yatağının başına saat ve takvim bırakabilirsiniz. TV, radyo gibi ses ve ışık kaynaklarının hastanın yanında sürekli açık olmamasına dikkat etmelisiniz. Hastanın yatağının pencereyi görecek şekilde konumlandırmanız da önemli.
Deliryum kalıcı mıdır?
Bu tablo altta yatan hastalığın tedavi edilmesi ile ortadan kalkar.
Deliryum kaç günde geçer?
“Deliryum kaç günde geçer?” diye merak ediyorsanız belirtilerin genellikle 2 hafta içinde kaybolduğunu bilmelisiniz.
Deliryum beyinde kalıcı hasara sebep olur mu?
Deliryum sıklıkla kalıcı bir hasar yaratmaz. Ancak beraberinde demans gibi önemli nörolojik hastalığın varlığında durum şiddetlenebilir.
Deliryumu önlemek mümkün mü? Neler yapılabilir?
Bu tabloya neden olabilecek risk faktörleri hedeflenmelidir. Hastanede kalan kişilerin iyi uyku alışkanlığını kazanmasını sağlamak, kişinin sakin kalmasına yardımcı olmak yaşanacak deliryumun şiddetini önlemeye yardımcıdır. Bunun yanında hastanın yatağının başına saat ve takvim konulması, etraftaki ses ve ışık uyaranlarının azaltılması, hasta yatağının güneş görecek bir konumda olması da önemlidir.