Asperger sendromu, yaygın geliÅŸimsel bozukluklar kategorisinde yer alan özellikle sosyal iliÅŸkilerde belirgin sorunlar yaÅŸanmasına neden olan karmaşık bir nörogeliÅŸimsel bozukluÄŸu ifade eder. Pek çok açıdan otizm spektrum bozukluÄŸu ile benzer özelliklere sahiptir ancak her iki rahatsızlık da hem klinik hem de davranışsal açıdan belirgin farklar sergiler. Sendroma baÄŸlı olarak beyin iÅŸleyiÅŸini ya da yapısını etkileyen bozukluklar kiÅŸinin sosyal alanda kurduÄŸu iletiÅŸimde sorunlar yaÅŸamasına neden olabilir. Bu türden sorunlar azaltmak adına yaklaşıma dayalı tedavi yöntemleri uygulanır. Ayrıca özelleÅŸtirilmiÅŸ eÄŸitimsel uygulamalarla kiÅŸilerin sosyal iletiÅŸim becerilerini güçlendirmek mümkündür.
“Asperger sendromu nedir?” sorusu merak edenler için ÅŸu ÅŸekilde yanıtlanabilir: dil ve diÄŸer geliÅŸimsel basamaklarda bir gecikmeye neden olmayan ancak kiÅŸinin sosyal etkileÅŸiminde belirgin sorunlar yaratan nöro geliÅŸimsel bir bozukluktur. Asperger sendromu zekâ seviyesi normal veya normalin üzeridir. Bu kiÅŸilerin olayları ve dünyayı algılayışı sorunsuzdur ancak etkileÅŸim ÅŸekilleri, ilgi alanları ve davranışları belirgin kısıtlılık sergiler.
Asperger sendromu ilk 1944’de Hans Asperger tarafından “duygularını ifadede zorlanan, empati eksikliÄŸi bulunan, toplumun kabul gördüÄŸü konuları anlamakta zorlanan, ilgi alanları ile birer profesör tavrı sergileyen ancak mimik ve ses gibi anlatımları kontrol edemeyen kiÅŸiler” olarak tanımlanmıştır. Bu sendrom, DSM-V ile birlikte otizm spektrum bozukluÄŸunun bir alt grubu olarak kabul edilerek yüksek iÅŸlevli otistik bozukluklar arasına dahil edilmiÅŸtir.
“Asperger sendromu neden olur?” diye merak ediyorsanız bu sendromun nedenlerinin henüz tam olarak bilinmediÄŸini bilmelisiniz. Ancak çeÅŸitli genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerin otizm yelpazesi bozukluklarına yatkınlık yarattığı bilinmektedir.
Asperger sendromu, genellikle kiÅŸinin içe kapanık olmasına, kendini diÄŸer insanlardan uzaklaÅŸtırmasına ve sosyal iliÅŸkilerden kaçınmasına neden olur. Ancak bu belirtiler pek çok psikiyatrik hastalığa baÄŸlı olarak da ortaya çıkabilen yaygın davranış biçimleridir. Bu davranış biçimleri klinik bakımdan rezidüel ÅŸizofreni, prodromal dönem ÅŸizofreni, obsesif kompulsif bozukluk, ÅŸizoid kiÅŸilik bozukluÄŸu, dikkat eksikliÄŸi ve hiperaktivite ile kaçıngan kiÅŸilik bozukluÄŸuna benzer bulgulara yok açar. Bu nedenle asperger sendromu belirtileri genellikle yanlış deÄŸerlendirilerek kiÅŸiye yanlış tanı konulabilir. Bu nedenle sendroma yönelik belirtileri doÄŸru bilmek ve ayırt edici tanı olarak ele almak önemlidir. Bu sendromu yaÅŸayan kiÅŸilerde sorunun saptanmasına yardımcı olan alanlar ise ÅŸöyledir:
Bu sendromun teÅŸhisi eÅŸlik eden ek ruhsal rahatsızlıklar nedeniyle son derece zordur. Asperger sendromunun ilk belirtileri 4 yaÅŸ civarında ortaya çıkar. Ancak bu belirtilere dikkat eksikliÄŸi ve hiperaktivite, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk, depresyon gibi ruhsal hastalıklar da görülebilir. DoÄŸru tanının erken geliÅŸim döneminde yapılması okul öncesi dönemdeki diÅŸ geliÅŸimi, davranış örüntüleri, sosyal etkileÅŸim biçimi ve sınırlı ilgi alanı gibi alanlara müdahale edilmesi adına gereklidir.
“Asperger sendromu ne demek?” sorusu kadar “Asperger sendromu tedavi edilebilir mi?” sorusu da merak konusudur. Asperger sendromu tedavi sürecindeki temel amaç kiÅŸinin sosyal iletiÅŸim yeteneklerini geliÅŸtirmek ve çevreyle uyumunu artırmaktır. KiÅŸinin sosyal uyumunu hastalığın ÅŸiddeti, hastanın biliÅŸsel kapasitesi ve bu hastalığa etki eden psikiyatrik hastalıkların varlığı ile diÄŸer çevresel faktörler etkiler. Sendromun doÄŸru ele alınabilmesi için ilk olarak sosyal uyumu doÄŸrudan etkileyen bu deÄŸiÅŸkenler deÄŸerlendirilmeli ve hastaya fayda saÄŸlayacak ÅŸekilde düzenlenmelidir. Bu süreçte duruma eÅŸlik eden rahatsızlıkla tedavi edilmeli, yakın çevre ve aile bu konuda bilinçlendirilmeli, hastanın biliÅŸsel kapasitesini artırmak adına giriÅŸimler planlanmalıdır. Ek olarak sendromun ÅŸiddeti psikoterapik veya medikal yöntemlerle kontrol altına alınmalıdır. Asperger sendromu kiÅŸinin okul öncesi döneminden ergenlik dönemine kadar izlenir. Erken evrede uygulanan tedavi ile kiÅŸinin biliÅŸsel becerileri artırılabilir, toplumsal iÅŸlevi geliÅŸtirilebilir. Bu nedenle kiÅŸiye özek bütüncül tedavi yöntemleri planlanmalıdır.
Asperger sendromu tanı kriterleri otizm ile benzerlik gösterse de asperger sendromu ile otizm arasında farklar bulunur. Amerikan Psikiyatri BirliÄŸi tarafından yayınlanan ruhsal hastalıklar tanı kılavuzu asperger sendromunu otizm spektrum bozukluÄŸunun bir alt grubu olarak kabul etmiÅŸtir. En belirgin asperger sendromu otizm farkı çocukluk dönemindeki dil alanındaki geliÅŸimsel özelliklerdir. Otizm tanısı alan kiÅŸilerin diÅŸ geliÅŸiminde gerilik görülür ve bu kiÅŸiler genellikle 2 yaÅŸ ve sonrasında tanı alır. Ancak Asperger sendromu yaÅŸayan kiÅŸilerin dil geliÅŸimi normaldir.
Vakaların çoÄŸu 5 ile 9 yaÅŸ arasında tanı alır ancak 3 yaÅŸa kadar erken tanı da mümkündür. Buna ek olarak asperger sendromunun görülme oranı erkek çocuklarda kız çocuklardan 3-4 kat daha fazladır.
Tüm otizm spektrum bozuklukları (OSB) gibi asperger sendromu da güçlü bir genetik temele dayanır. Bu sendromu geliÅŸtirme riskini artırdığı düÅŸünülen birçok farklı gen bulunur ve bu alanda yapılan araÅŸtırmalar devam etmektedir.
Bu sendromun görülmek sıklığının %1’dir.
Bu sendromu yaÅŸayan çocuklar bazen dürtü kontrolünde zorluklar yaÅŸayabilir. Özellikle ani ses deÄŸiÅŸimleri ve parlak ışık gibi çok uyaranın olduÄŸu yerlerde buna ek olarak da rutinlerinin bozulduÄŸu durumlarda bu kiÅŸiler dürtülerini kontrol etmekte zorluk yaÅŸayabilir. Bu zorluk sebebiyle kendine vurma, etrafa vurma, aÄŸlama, tekrar tekrar aynı hareketi yapma gibi davranışsal sorunlar gözlenebilir.
BebeÄŸin geliÅŸim basamakları iyi takip edilmelidir. “cee” gibi oyunlar oynama, bebekle sık göz teması kurma, aynı ÅŸeyi yapmakta ısrar etme, yaşıtlarıyla oyun kuramama gibi durum ve detaylar iyi gözlemlenmeli ve gerektiÄŸinde uzman bir doktora baÅŸvurulmalıdır.