Preeklampsi halk arasında gebelik zehirlenmesi olarak bilinen ve dünya genelinde her yıl binlerce kadını etkileyen oldukça ciddi bir sağlık sorunudur. Bu durum özellikle anne adayları ve doğum sürecinde olanlar için hayati riskler taşıyabilir. Peki preeklampsi nedir? Hangi belirtilerle kendini gösterir? Nasıl önlem alınabilir? Tüm bu soruların yanıtlarını sizler için derledik.
“Gebelik zehirlenmesi nedir?” sorusu merak edenler için şu şekilde yanıtlanabilir:
Yüksek tansiyon, böbreklerin düzgün çalışmaması gibi belirtilerle kendini gösteren gebelik komplikasyonudur. Bu durum genellikle gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkar. Özellikle ilk kez anne olacak kadınlarda daha sık görülür. Anneyle bebek için ciddi riskler taşır. Annede tansiyon yükselmesine bağlı olarak beyin kanaması, karaciğer, böbrek yetmezliği gibi hayati tehlike arz eden problemlere yol açabilir. Bebek ise erken doğum nedeniyle prematüre olabilir. Ayrıca plasenta yetersizliği sebebiyle bebeğin gelişimini de olumsuz yönde etkileyebilir.
Preeklampsi belirtileri genellikle hamileliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkar. Ancak her kadında farklı şiddette görülebilir ve bazı kadınlarda hiç belirti göstermeyebilir. İşte gebelik zehirlenmesi belirtileri:
“Gebelik zehirlenmesi neden olur?” sorusu da merak edilen konulardan biri. Preeklampsi nedenleri tam olarak anlaşılamamış olsa da bazı faktörlerin bu durumun gelişme riskini artırdığı düşünülmekte. Bunlar arasında önceden yaşanmış yüksek tansiyon veya böbrek hastalığı gibi kronik sağlık sorunları, ailede preeklampsi öyküsü ve ilk kez gebe kalmak sayılabilir. Ayrıca 35 yaş üstünde anne adayları ile çoklu gebelikler (ikiz veya daha fazla) de preeklampsi için risk faktörleri olarak kabul edilir. Bir diğer önemli risk faktörü ise obezite. Vücut kitle indeksi (VKİ) 30'un üzerinde olan kadınlar normal kilolu kadınlara göre daha yüksek risk taşır. Bunun yanı sıra gestasyonel diyabet olan annelerin de preeklampsiye yakalanma ihtimali daha yüksektir.
“Preeklampsi neden olur?” sorusu kadar kimlerde ortaya çıktığı da merak konusu. Her kadında ortaya çıkma potansiyeline sahip olmasına rağmen bazı faktörler daha olası hale getirebilir. Bu faktörler aşağıdaki gibidir:
Preeklampsi nedeniyle oluşan yüksek tansiyon annenin böbreklerine zarar verebilir. Bu da idrar yolu enfeksiyonlarına veya akut böbrek yetmezliğine yol açabilir. Ayrıca karaciğer sorunları da yaşanabilir. Özellikle karaciğer fonksiyonlarında bozulma görülürse anne adayının hayatını tehdit eden HELLP sendromu gelişme riski artar. Ayrıca plasenta problemlerine de neden olabilir. Yetersiz kan akışı nedeniyle bebeğin oksijenle besin ihtiyaçları tam olarak karşılanamaz. Düşük kiloda doğuma veya erken doğuma yol açabilir. Erken doğum ise prematüre bebeklerde solunum problemleri, bağışıklık sistemi zayıflığı ile diğer sağlık sorunlarına sebep olabilir. Annenin yaşadığı şiddetli baş ağrısı, görsel problemler beyindeki kan basıncının çok yüksek olduğuna işaret edebilir. Bu durum preeklampsiye bağlı beyin kanaması veya inme riskini artırarak annenin yaşamını tehlikeye sokar.
“Gebelik zehirlenmesi nasıl anlaşılır?” diye merak ediyorsanız teşhiste ilk adımın genellikle hamile kadının kan basıncını ölçmek olduğunu bilmelisiniz. Gebelik sırasında kan basıncındaki ani yükselmelerin fark edilmesi doktorun daha detaylı incelemeye başlaması için bir işaret olabilir. Eğer kan basıncında sürekli yüksek değerler görülüyorsa doktor proteinüri varlığını kontrol etmek isteyebilir. Bunun için idrar testleri yapılır. İdrarda fazla miktarda protein bulunması halinde şüphe güçlenir. Preeklampsi tanı kriterleri arasında kan testleri de bulunur. Doktorlar ayrıca kan testleri de yaparak karaciğer fonksiyonlarını, böbrek fonksiyonları ile trombosit seviyelerini kontrol eder. Preeklamptik hastalarda bu değerlerde anormallikler görülme ihtimali daha yüksektir. Son olarak ultrason muayenesi ile bebeğin gelişimi değerlendirilir. Ultrason sayesinde bebeğin büyüme hızı, plasenta durumu, amniyon sıvısı miktarı gibi önemli bilgilere ulaşılabilir. Eğer preeklampsi teşhisi konulduysa doktorunuz bu bilgiler doğrultusunda uygun tedavi planını oluşturacaktır. Gebelik zehirlenmesinin erken evrelerinde belirtiler gözle görülür olmayabilir. Sadece düzenli kontroller sonucu fark edilebilir. Bu nedenle hamilelik süresince önerilen kontrolleri aksatmamak oldukça önemlidir. Şüphesi olan annelerin daha sıkı takip edilmesi ve gerekli tıbbi müdahalelerin zamanında yapılması hem anne hem de bebek sağlığı için hayati öneme sahiptir.
Preeklampsi ciddi bir durum olup erken teşhis ve doğru tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınabilir. Bu bağlamda doktorlar hastaları için en uygun tedaviyi belirlemek amacıyla çeşitli faktörleri göz önünde bulundurur. Bunlar arasında anne adayının yaşadığı semptomların şiddeti, gebeliğin ilerleyiş durumu, bebeğin gelişimi sayılabilir. Tedavi sürecinde temel hedef anneyle bebeğin sağlığına zarar gelmeden gebeliği mümkün olduğunca uzatabilmektir. Öncelikle annenin tansiyonunu düşürmeye yönelik ilaçlar reçete edilebilir. Böylelikle hem anne hem de bebeğin sağlık durumu denetim altına alınarak komplikasyon riskleri azaltılır. Ayrıca bebek için steroid içeren ilaçlar kullanılarak akciğer gelişiminin hızlandırılması da söz konusu olabilir. Gebelik zehirlenmesinin ileri düzeyde olduğu durumlarda ise daha kapsamlı bir tedavi sürecine ihtiyaç duyulur. Özellikle nöbet geçirme riski olan anneler için magnezyum sülfat uygulanarak risk önlenirken durum çok ciddiyse acil doğum yapılması gerekebilir. Bu noktada doğum şekli ve zamanlaması doktorun kararıyla belirlenir. Tabii ki çeşitli yaşam tarzı değişiklikleri de tedaviye katkıda bulunur. Doktorlar genellikle düşük tuzlu diyet önerirken annelerin yeterli miktarda dinlenmesi de büyük önem taşır. Ayrıca düzenli olarak yapılan kontroller sayesinde gebeliğin seyri izlenerek herhangi olumsuz duruma hızlıca müdahale edilebilir.
Özellikle anne ve bebek sağlığı için ciddi sorunlara yol açabilecek bir durumdur. Preeklampsinin ortaya çıkmasını tamamen önlemek mümkün olmasa da bazı önemli adımlar atarak riskini azaltabilirsiniz. Bu adımlar:
Gebelik zehirlenmesi genellikle gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkan tansiyon yükselmesi, ödem, proteinüri ile karakterize bir durumdur. Komplikasyon özellikle ilk ve çoğul gebeliklerde daha sık görülür.
Anneyle bebek için ciddi sağlık riskleri taşır. Gebelik zehirlenmesinin bebeğe zararları plasentadan yeterli oksijenle besin maddelerinin akışını engelleme şeklindedir. Bu durum düşük doğum ağırlığı, erken doğuma yol açabilir.
Tüm tansiyon yükseklikleri preeklampsiye neden olmamakla birlikte gebelik sırasında yüksek tansiyon yaşayan kadınlar preeklampsi açısından daha yüksek risk altındadır. Gebeliğin 20. haftasından itibaren ortaya çıkabilen ve yüksek tansiyon ile böbreklerden protein kaçağına neden olan ciddi bir durumdur.
Gebelik süresince sağlıklı bir tansiyon seviyesi 120/80 mmHg civarı olarak kabul edilir. Ancak bazı durumlarda özellikle gebeliğin ilk üç ayında hafif düşük tansiyon (90/60 mmHg) normal kabul edilebilir.
Hamileliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkan yüksek tansiyon, böbrek işlev bozukluğu ve bazen karaciğer hasarı ile karakterize olan bir durumdur. Komplikasyonların büyük bir kısmının doğum sonrasında düzelmesi beklenir. Bununla birlikte bazı durumlarda belirtiler doğumdan sonra da devam edebilir ve bu duruma postpartum preeklampsi denir.
Gebelik zehirlenmesi durumunda doğumun gerçekleşme zamanı anne ve bebeğin sağlık durumuna bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Genellikle gebeliğin 37. haftasından sonra doğum gerçekleştirilebilir. Ancak şiddetli preeklampsi durumlarında doktorlar daha erken bir doğumu planlayabilir.
Gebelik zehirlenmesi durumunda bebek hareket etmeye devam edebilir veya azalmış hareket gösterebilir. Ancak herhangi bir değişim fark ederseniz doktorunuza başvurmanız önemlidir.