444 3 703

Kızamık (SSPE Hastalığı) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

 

Kızamık belirtileri tüm dünyada yaygın olan ve oldukça bulaşıcı bir virüs kaynaklı görülür. Bu hastalık kızamık virüsünün sebep olduğu akut bir durum olup ciltte döküntülere neden olur. Havadaki damlacıklar vasıtasıyla kişiden kişiye geçen hastalığın kuluçka süresi 10 ile 14 gün arasında değişir. Kızamık genellikle çocuklarda görülür ve kış sonu ile ilkbahar başında sıklığı artar. Küçük çocuklar arasında yaygın olan rahatsızlık bir kez atlatıldığında kişiye kızamık virüsüne karşı bağışıklık sağlar ve hastalığı geçiren kişi aynı hastalığa bir daha yakalanmaz. Aşılanmamış veya daha önce hastalığı geçirmemiş yetişkinlerde de kızamık gözlenebilir ve ilk belirtileri üst solunum yolu enfeksiyonuna benzer. Kızamığın belirtisi olarak ense ve yüz bölgelerinden başlayarak vücuda yayılan kırmızı renkli döküntüler görülür.

Kızamık Nedir?

“Kızamık nedir?” sorusu genellikle çocuklarda görülen ancak her yaş grubunda görülebilen bir hastalıktır şeklinde yanıtlanabilir. Kızamık virüsünün neden olduğu bu hastalığın tek kaynağı insandır. Yani hastalığın bulaşma yolu insandan insana şeklindedir. Tıbbi dilde rubeola ya da morbilli olarak da bilinen bu durum, viral bir solunum sistemi enfeksiyonu olarak tanımlanabilir. Dünya genelinde yaygın olan bu hastalık oldukça bulaşıcıdır ve ciddi komplikasyonlara sebep olabilir.

Aşı ile engellenebilen bir rahatsızlık olan kızamık, çok sayıda farklı sağlık sorununa sebep olabilir. Aşılamaya genellikle bebek 9 aylıkken başlanır fakat sadece bir doz bağışıklık kazanmak için yeterli değildir. Başka bir deyişle, bağışıklık edinmek için en az 2 doz aşı gereklidir. Gelişmekte olan ülkelerde tüm çocukların aşılanamaması nedeniyle, 5 yaş altı çocuklar arasında kızamık hastalığı en yaygın ölüm sebebidir. "Kızamık ne demektir?" diye sıklıkla sorulan bir soruyu yanıtlamadan önce, nasıl bulaştığını açıklamak önemlidir.

Kızamık Belirtileri Nelerdir?

Kızamık belirtileri virüsünün kişiye bulaşmasından yaklaşık 8 ile 12 gün sonra hastalığın ilk belirtileri görülür. Bu belirtiler genellikle basit bir üst solunum yolu enfeksiyonunu andırır. Burun akıntısı, öksürük, hapşırma, halsizlik, yorgunluk, yüksek ateş, boğaz ağrısı, ağız içinde ve çevresinde küçük gri lekeler (Koplik lekeleri), gözlerin ışığa hassasiyeti gibi belirtiler hastalığın 1 ile 3 günleri arasında ortaya çıkar. Hastalığın 4 ile 8 günleri arasında ise ateş 39 ile 41 derece arasında seyreder.

Döküntüler kulak ve ense arkasında başlar ve ardından yüz, vücut ve son olarak kol ve bacaklara yayılır. Kızamık döküntüleri kırmızı ve kahverengi renkte olup düz formda ve ciltte hafif kabarık şekildedir. Döküntüler kollar ve bacaklarda ayrı lezyonlar şeklinde iken vücutta birleşme eğilimi gösterir. Tüm vücuda yayılan bu döküntüler genelde yaklaşık 4 gün sürer. Sonrasında hafif bir soyulma ile beraber baştan aşağıya doğru solgunlaşıp kaybolur. Kişi, döküntülerin kaybolmasıyla beraber ateşini de kaybeder. Fakat, hastalığın yarattığı öksürük genellikle 10 gün boyunca devam eder.

Eğer ateş, beş günden daha uzun süre devam ederse, bu durum kızamığın sebep olduğu zatürre veya orta kulak enfeksiyonu gibi çeşitli komplikasyonların belirtisi olabilir. Kızamık vakalarının yaklaşık %30'unda bir veya birden çok komplikasyon görülmektedir. Özellikle aşılanmamış yetişkinler ve bir yaşından küçük çocuklarda bu risk daha yüksektir. Kızamık, ishal, körlük ve beyin iltihabı gibi rahatsızlıklara da neden olabilir.

Beyinde sinir hasarına yol açabilen Subakut sklerozan panensefalit (SSPE), ilerleyici bir hastalıktır ve kroniktir. Bu durum genellikle kişinin kızamık geçirdikten 5-6 yıl sonra meydana gelir. Subakut sklerozan panensefalite bağlı olarak ilk semptomların görülmesinden sonraki 6 ile 24 ay içinde hayatını kaybetme ihtimali vardır. Bu nadir komplikasyonlar arasındadır. Bir kişi, döküntülerin başlamasından önceki 4 gün ve döküntüler başladıktan sonraki 4 gün boyunca hastalığı bulaştırabilir.

Kızamık Bulaşıcı mı?

Peki kızamık bulaşıcı mı? Rubeola virüs, kızamığa sebep olan paramyxoviridae ailesinin morbillivirus türünden bir üyedir. Bu rubeola virüs, yani kızamık virüsü, RNA virüsüdür ve oldukça bulaşıcıdır. Hastalığın tek kaynağı insanlardır. Eğer enfekte bir kişi konuşurken, öksürürken ya da hapşırırken yaydığı tükürük damlacıkları sağlıklı bir kişi tarafından solunursa, kızamık bulaşabilir. Hapşıran bir kişi, hava içinde bir saat süresince aktif kalabilen virüsleri serbest bırakır. Bu nedenle solunum teması, hastalığın yayılmasında önemli bir rol oynar. Enfekte olan kişinin kullandığı havlu, çamaşır, tabak, çatal veya oyuncak gibi eşyalarla sağlıklı bir kişinin temas etmesi büyük risk taşımaktadır.

Kişi ellerini sabunla yıkamadan ağzına, burnuna veya gözüne dokunduktan sonra bu nesnelere temas ederse sağlıklı bir birey de virüs kapabilir. Kızamık virüsü sağlıklı bir kişiye bulaştığında, burun ve boğazın birleştiği yerden (Nazofarenks epitel) vücuda girer ve lenf bezlerine ulaşır. Virüs daha sonra dolaşım sistemi vasıtasıyla vücutta yayılır, çeşitli organlarda bulunan hücre sistemlerine girerek çoğalmaya devam eder. Hastalığın 15 ile 17. günleri arasında humoral ve immün sistem yanıt vererek virüsün çoğalmasını durdurur ve hastalığı kontrol altına alır.

Kızamık Hastalığı için Bulaşma Dönemi Nedir?

Daha önce kızamık geçirmeyen ya da kızamık aşısı olmayan birisi kızamıkla karşılaşırsa hastalanma ihtimali neredeyse %100'dür. Bu da onu en yüksek risk taşıyan ve bulaşıcılık potansiyeli olan hastalıklardan biri yapar. Virüs, solunan havadaki damlacıklar veya enfekte kişilerin burun ve boğaz salgılarıyla doğrudan ya da dolaymış nesneler aracılığıyla) sonucu bulaşır. Bu özellikler nedeniyle, virüs toplum içinde çok kolay yayılır. Dünya genelinde her gün aşıya erişemeyen 380 çocuk kızamıktan dolayı hayatını kaybeder. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), gerçekte bildirilen vaka ve ölüm sayılarının yaklaşık 10-50 kat daha fazla olduğunu tahmin etmektedir. Kızamığın gelişmesi için bir kişiyle temas ettikten sonra geçen süre genellikle 10-12 gündür. Kızamık hastaları, döküntünün başlamasından dört gün öncesine kadar ve döküntü başladıktan sonraki dört gün boyunca bulaştırıcıdır.

Kızamık Önlenebilir mi?

Kızamık hastalığı önlemenin en emin ve etkili yolu aşı yaptırmaktır. Kızamık aşısının ilk dozu alındıktan sonra koruma oranı %93'e, ikinci doz alındıktan sonra ise %97'ye yükselir. Kızamığın yayılmasını engellemek için enfekte olan kişinin sosyal izolasyon uygulaması ve sağlıklı bireylerden uzak durması tavsiye edilir. Aşılanmamak, kızamık hastalığına yakalanma riskini artıran en önemli faktördür.

Kızamık Aşısı Ne Zaman Yapılır?

Peki kızamık aşısı ne zaman yapılır? Çocukluk döneminde rutin olarak uygulanan aşı, kızamığın önlenmesinde en başarılı yöntemdir. İki doz halinde uygulanması gereken bu aşı, ilk olarak çocuk 9 aylık olduğunda yapılır. İkinci dozu ise genellikle çocuk 4 ile 6 yaşları arasındayken uygulanır. Ancak, çocuğunuzun bu yaş öncesi riskli bölgelere gitmesi gerekiyorsa, ikinci doz daha erken yapılabilir. Daha önce aşı yaptırmayan veya bağışıklık durumundan emin olmayan kişiler de iki doz kızamık aşısı yaptırabilirler.

Kızamık Tanı ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kızamık nasıl geçer?” sorusu da konu hakkında sıklıkla merak edilir. Kızamık teşhisi genellikle doktor muayenesi ile konulur. Doktorun muayene sırasında ciltte tipik bir döküntü ve ağızdaki lezyonları görmesi tanı için yeterlidir. Duruma bağlı olarak doktor, diğer hastalıkları elemek ve tanıyı kesinleştirmek için ek laboratuvar testleri talep edebilir. Tanı, elde edilen bulgulara dayanır. Kızamığın önlenmesi için aşı mevcut olmasına rağmen, hastalığı tedavi etmek için belirli bir yöntem yoktur. Ancak doktor, ateşi düşürmek için ilaç reçete edebilir. Kulak enfeksiyonu veya zatürre gibi komplikasyonlar durumunda, antibiyotik verilebilir. A vitamini takviyesi de semptomların şiddetini azaltmada yardımcı olabilir. Bu nedenle doktor, hastanın durumuna göre çeşitli ilaçların kullanılmasını öneriyor olabilir. Eğer siz veya çocuğunuz hala kızamık aşısı yaptırmadıysanız, en yakın sağlık kuruluşuna başvurup aşılanarak bu hastalığa karşı korunabilirsiniz.

Kızamık ile Kızamıkçık Arasındaki Fark Nedir?

Kızamık ve kızamıkçık, her ikisi de virüslerden kaynaklanan bulaşıcı hastalıklardır ancak farklı virüs türlerine bağlıdırlar. Kızamık, Paramyxoviridae ailesinden bir Morbillivirus olan Measles virus tarafından neden olunur. Belirtileri arasında yüksek ateş, öksürük, burun akıntısı ve gözlerde kızarıklık bulunur. Hastalığın ilerleyen evrelerinde vücutta yaygın döküntüler görülür. Ayrıca kızamık, özellikle çocuklarda ciddi komplikasyonlara yol açabilir; zatürree, menenjit ve hatta ölüm riski taşıyabilir. Kızamıkçık ise Rubella virus tarafından neden olunan daha hafif bir hastalıktır. Kızamıkçığın belirtileri genellikle hafiftir ve bazen farkedilmeyebilir. Belirtiler arasında düşük ateş, boğaz ağrısı ve baş ağrısı bulunur. Vücutta tipik olarak küçük, pembe döküntüler görülür. Ancak, hamile kadınlarda kızamıkçığın ciddi sonuçları olabilir; doğmamış bebekte doğum kusurlarına veya erken doğuma neden olabilir. Her iki hastalığın da etkili aşıları mevcuttur ve bu hastalıkların yayılmasını önlemek için geniş çaplı aşı programları uygulanmaktadır.

KAYNAK: https://www.nhs.uk/conditions/measles/

SIK SORULAN SORULAR

Eğer bir kadın hamileyken kızamığa yakalanırsa, anne ve bebek için komplikasyon riski artabilir. Anne ve bebekte %60'a varan oranda komplikasyon gelişebilir ve annelerin %12'sinin hayatını kaybetme olasılığı vardır. Düşük doğum ağırlığı, düşük yapma, erken doğum, fetüsün rahim içinde ölümü ve anne ölümü riski büyük oranda artar. Ancak, doğum sırasında annenin kızamık virüsüne maruz kalması her zaman yeni doğanın enfekte olmasına yol açmayabilir. Doğumsal kızamık, doğumdan sonraki 10 gün içerisinde kızamık döküntülerinin görülmesi ile tanımlanırken, doğum sonrası kızamık, doğumdan sonraki 14 ile 30 gün arasında kızamık belirtilerinin meydana gelmesi durumunda söz konusudur. Hastalığın seyri hafiften ağır dereceye kadar değişebilir.

Hamilelik süresince kızamık ve rubella gibi virüsler hem anne hem de bebeğin sağlığını tehdit eder. Bu yüzden, üreme çağındaki kadınların tamamlanmış iki doz MMR aşısının kaydını tutmak önemlidir. Aşı olmayanlar veya hastalığı geçirdiği belgelendirilmeyenler, hamilelik öncesi aşılanmalıdır. Hamilelik sırasında veya potansiyel olarak bir ay içinde hamile kalabilecek kadınlara MMR aşısı önerilmez.

Kızamığın tipik semptomları olan döküntü ve ateş genellikle 4-5 gün sürerken, kuru öksürük bir haftadan on güne kadar devam edebilir. Eğer ateş beş günden daha uzun sürerse, kızamığa bağlı komplikasyonların ortaya çıktığı düşünülmelidir. En yaygın görülenler arasında orta kulak iltihabı ve zatürree bulunmaktadır. Kızamık için bitkisel bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır ve halk arasında bilinen kızamık şekeri veya kızamık bitkisi gibi ürünlerin kullanılması tavsiye edilmez.

Çocuğun bağışıklık sistemini güçlendirmek ve vücuduna gerekli vitaminleri almasını sağlamak açısından, flavonoidler bakımından zengin olan meyve ve sebzelerin tüketimine yardımcı olmalıyız.

Yetişkinler de yüksek ateş, halsizlik, gözyaşı akması ve kaşıntı gibi belirtilerle deneyimleyebilir.

Kızamık, çocuk sağlığı için önemli bir hastalıktır. Özellikle bir yaşın altındaki bebeklerde kızamık son derece ciddi ve hatta ölümcül olabilir.

İshal ve kusma, kulak ağrısı ve orta kulak enfeksiyonu (otitis media), göz enf) veya gözlerde kızarıklık, larenjit, zatürre, bronşit, krup gibi solunum yolu ve akciğer enfeksiyonları, ateş nöbetleri gibi durumlar ortaya çıkabilir.

Kızamık bazı hastalarda ve ilerleyen evrelerde oldukça ciddi hatta ölümcül sorunlara yol açabilir. Meningit adı verilen beyin ve omurilik zarlarında enfeksiyon görülebilir. Nadiren subakut sklerozan panensefalit (SSPE) adı verilen beyin inflamasyonu gelişebilir. Bu durum kızamıktan birkaç yıl sonra bile ortaya çıkabilir ve sağırlığa ve beyinde kalıcı hasarlara neden olabilir. Kızamık, karaciğer enfeksiyonlarına (hepatit), göz kaslarının virüs tarafından etkilenme durumunda oluşan şaşılığa, görme bozukluklarına veya kaybına ve kalp-sinir sistemi sorunlarına yol açabilen ölümcül bir hastalıktır.

Aşılanmamış olmak: Kızamık için aşı yaptırmamak, bu hastalığa kapılma riskini en fazla arttıran faktördür. Yurtdışına seyahat: Özellikle kızamığın hâkim olduğu ülkeleri ziyaret etmek, hastalığı edinme riskini yükseltir. A vitamini eksikliği: Diyetinizde yeterince A vitamini içeren gıdaların bulunmaması, yaşanan sağlık sorunlarını tetikleyebilir.

Kızamığı engellemede en basit ve güvenli yöntem aşılamadır. İlk doz aşının ardından kızamığa karşı %93 koruma sağlanırken, ikinci doz sonrasında bu oran %97’ye çıkar. Hastalığın yayılmasını önlemek adına, kızamığın bulaştığından şüphelenilen kişilerin sağlıklı bireylerden izole edilmesi gerekmektedir.

Çocuklara rutin olarak uygulanan kızamık aşısı, ilk dozu bir yaşında (12. ay), ikinci dozu ise dört yaşında iki doz şeklinde yapılmaktadır. İkinci dozun daha erken verilmesi önerilmez. Fakat, eğer 4 yaşından küçük bir çocuğun kızamık salgınının olduğu bölgeye gitmesi gerekiyorsa, ikinci doz aşı uygulanabilir. Bağışıklığı olmayan daha büyük çocuklar ve gençlerin de iki doz kızamık aşısını yaptırmaları gerekmektedir. Daha önce aşılanıp aşılanmadığı belirsiz olan kişilerin kızamık aşısı yaptırmasında bir sakınca yoktur.

Kızamık aşısının 12 aylıktan küçük bebeklere uygulanması tavsiye edilmez. Bu yaş grubundaki bebekler, annelerinden hamilelik sırasında alınan antikorların varlığı sebebiyle aşının kızamık bileşenine tepki gösteremezler. Ancak salgın durumlarında, kızamık aşısı altı aydan itibaren uygulanabilir. Yine de bir yaşından önce yapılan aşılar resmi olarak kabul edilmez ve bu çocukların bir yaşında ve 4-6 yaş arası tekrar aşılanması gerekmektedir.

Hamile kadınların kızamık aşısını olmaları önerilmez. Sadece kızamık değil, hamilelik süresince hiçbir canlı virüs aşısı uygulanmamalıdır. Ancak, emziren annelerin kızamık aşısını olmalarında herhangi bir sakınca yoktur.

Kızamık aşısı sonrası seyrek de olsa kızamığa benzer yan etkiler görülebilir. Aşıdan sonra yüksek ateş ve döküntüler meydana gelebilir. Bu belirtiler genellikle hafif ve geçicidir. Yüksek ateşi kontrol altına almak için basit ateş düşürücüler kullanılabilir. Lenflerde şişme ve yetişkin kadınlarda eklem ağrısı gibi durumlar çok nadiren görülür.

Hamilelik sırasında kızamıktan korunma oldukça önemlidir. Hamilelikte kızamık geçirme; düşük veya ölü doğum, prematüre doğum, düşük doğum kilosu ve anne kaybına yol açabilir. Eğer gebelik sırasında hastalığa yakalandığına dair bir şüphe varsa acilen doktora başvurulmalıdır.

Kızamık, rubeola ve toksoplazma gibi enfeksiyonlar, erken gebelik döneminde geçirildiğinde bebekte ciddi sorunlara neden olabilir. Eğer kızamık veya rubeola antikorlarınız negatifse, bu hastalıklara karşı bağışıklığınız yoktur. Bu durumda doktorunuz sizlere hamilelik öncesi aşı yapmayı önerebilir. Kızamık ve rubeola aşısı canlı virüslerden elde edildiği için aşıdan sonra 3 ay boyunca hamile kalınmaması ve bu süre sonunda bağışıklığın gelişip gelişmediği kontrol edilmelidir.

Hayır, bir kez kızamığı geçiren kişiler, ömürleri boyunca bağışıklık kazanır ve bir daha kızamağa yakalanmazlar.

"Kanser hastası" terimi çok geniş bir grubu ifade etmektedir. Bu sebeple her hasta bireysel olarak değerlendirilmelidir. Ancak grip ve pnömokok aşıları kesinlikle yaptırılmalıdır. Tetanoz aşısının yetişkin aşı programında yer aldığı unutulmamalıdır. Hastanın durumuna göre, hepatit, Hemophilus influenza ve meningokok aşıları gerekebilir. Genellikle bu hastalar için canlı, zayıflatılmış aşılar - yani kızamık, kabakulak, kızamıkçık, suçiçeği, sarı humma, oral tifo ve rotavirus aşıları - hastalığa sebep olabileceğinden önerilmez.

Yüksek ateşi olanlar, tüberküloz veya zatürree gibi enfeksiyon hastaları, bağışıklık sistemini zayıflatan bir rahatsızlığı olanlar, kanındaki trombosit sayısı düşük olanlar, radyoterapi veya kemoterapi görenler ve hamile kadınların kızamık aşısı olmaması gerekir.

Kızamık aşısından sonra hafif kızarıklık ve kaşıntı gibi reaksiyonlar görülebilir ama bunlar genellikle uzun vadeli ciddi sorunlara yol açmaz. Alerjik şok durumları ise oldukça nadirdir. İlk dozdan sonra ciddi alerjik reaksiyon yaşayan kişilere ikinci doz uygulanmamalıdır. Yumurtaya karşı nefes darlığı, gırtlak ödemi ve bayılma gibi tepkiler verenlerin de aşı olmaması gerekir. Ancak, saman nezlesi veya astım gibi alerjilere sahip kişilerin kızamık aşısı olmasında bir sakınca yoktur.

Alerji ve kızamık, çeşitli semptomlarla kendini gösteren iki farklı tıbbi durumdur. Alerji, vücudun belirli bir maddeye karşı aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Bu maddeler genellikle zararsızdır ancak alerjisi olan kişilerde, bu maddelere maruz kalındığında vücutta bazı semptomları tetikleyebilir. Alerji semptomları arasında kaşıntı, kızarıklık, öksürük, hapşırık ve ciltte döküntüler sayılabilir. Alerjilerin tedavisi genellikle belirtilerin yönetilmesine odaklanır ve bu duruma neden olan maddenin kaçınılması önerilir. Kızamık ise virüs kaynaklı bulaşıcı bir hastalıktır. Kızamık virüsünün solunum yoluyla yayılmasının ardından, bu hastalık genellikle ateş, öksürük, burun akıntısı ve gözlerde kızarıklık gibi semptomlarla ciltte karakteristik kızamık döküntüleri görülür. Kızamıkların en etkili önlemi aşılamadır.

Kızamığı daha önce geçirmiş kişilere aşı uygulanmasına gerek yoktur. Ancak yanlışlıkla bu kişilere aşı yapıldığında herhangi bir risk söz konusu değildir. Aynı şekilde, daha önce kızamık aşısı olan birine tekrar aşı yapılması da problem yaratmaz.

Türkiye'de 1970'te başlatılan kızamık aşılama programında 1998 yılına kadar tek doz uygulanmıştır. Bu tarihten itibaren kızamık aşısı iki doza çıkarılmıştır. Nadiren, iki doz sonrasında tam bağışıklık kazanmayan kişilere üçüncü doz uygulanabilir.

Dünya genelinde bazı tartışmalar, aşıların otizme sebep olup olmadığı üzerine devam etmektedir. Ancak otizm ile aşılar arasında bir bağlantı bulunmamaktadır. Otizmin sebepleri henüz tam olarak bilinmemektedir.

Kızamık, sadece insanları etkileyen bir hastalıktır ve başka hiçbir hayvan türü tarafından bulaştırılmaz.

Yurtdışına gidilirken kızamık aşısının yapılması gerekmez. Ancak, kızamığın yaygın olduğu bölgelere seyahat edilecekse dikkatli olmak önemlidir.

Kızamık, oldukça bulaşıcı bir viral hastalıktır ancak cinsel yolla bulaşmaz. Kızamığa yakalanmış bir kişi döküntülerin başlamasından dört gün önce ve sonrasındaki dört gün boyunca hastalığı başkalarına bulaştırabilir.

Koruyucu aşıların en etkili yöntem olduğu kabul edilir, bu nedenle kızamık hastalığından korunmanın en iyi yolu kızamık aşısı yaptırmaktır. Kişisel hijyenin sağlanması, kalabalık ortamlardan kaçınılması ve maske kullanılması da diğer önlem yöntemleri arasındadır.

Web ve Tıbbi Yayın KuruluGüncellenme Tarihi: 29.03.2024 13:54Yayınlanma Tarihi: 29.03.2024 13:21
Yorum Ekle


KATEGORİLER