Hipoksemi halk dilinde bilinen adıyla solunum yetmezliÄŸi kandaki oksijen seviyesinin düÅŸük olmasıyla iliÅŸkilendirilen bir saÄŸlık durumudur. Bu problem arter adı verilen kan damarlarında baÅŸlar ve çeÅŸitli belirtilerle kendisini gösterir. Hipoksemi bir hastalık ya da durum olarak tanımlanmaz; genellikle nefes almayla veya kan dolaşımıyla ilgili bir saÄŸlık sorununun göstergesidir. Arterlerdeki normal oksijen seviyeleri 75 ile 100 mm Hg arasında olmalıdır. Hipoksemisi olan kiÅŸilerde bu miktar 60 mm Hg'nin altına düÅŸer. Oksijen seviyesindeki azalma nefes darlığı veya hızlı nefes alma gibi belirtilere yol açabilir ve bu bireylerin günlük yaÅŸantısını olumsuz etkileyebilir. Herhangi bir hipoksemi belirtisi fark edildiÄŸinde, bir saÄŸlık kuruluÅŸuna baÅŸvurulması tavsiye edilir. GerçekleÅŸtirilecek testler sayesinde nabız oksimetre deÄŸerleri ölçülür ve hastanın hipoksemi durumu belirlenir. Ekstra oksijen alımı gibi tedavilerle beraber, hastanın genel saÄŸlık durumu ve hipoksemiye neden olan ana hastalığa baÄŸlı olarak tedavi planlaması yapılır.
Peki hipoksemi neden olur? Hipoksemiye sebep olabilecek birçok farklı faktör bulunabilir. Ancak genellikle hipoksemi, kan dolaşımını veya solunumu etkileyen hastalıklar sonucunda ortaya çıkar. Kalp veya akciÄŸer hastalığı olan kiÅŸilerin hipoksemi yaÅŸama ihtimali daha yüksektir. Ayrıca kullanılan bazı ilaçlar nedeniyle solunum hızı düÅŸebilir ve bu da hipoksemiye yol açabilir. Uyku apnesi ve hafif akciÄŸer hastalıkları, uyku esnasında kan oksijen seviyesini azaltabilir. Bu durum kiÅŸinin gece boyu hipoksemi yaÅŸamasına neden olabilir. Yüksek irtifada bulunmak da hipoksemiye yol açabilir. DaÄŸlarda basınç nedeniyle nefes almak zorlaÅŸabilir ve bu da hipoksemi belirtilerine neden olabilir. Hipoksemiyi tetikleyebilecek diÄŸer tıbbi durumlar aÅŸağıdaki gibidir:
Hipoksemi vücutta çeÅŸitli belirtilere neden olabilir. Bu belirtiler hipokseminin derecesine veya altında yatan asıl sebebe baÄŸlı olarak deÄŸiÅŸebilir. Sıkça görülen hipoksemi belirtileri aÅŸağıdaki gibidir:
Nefes darlığı, hızlı kalp atışı veya kafa karışıklığı gibi belirtiler gözlemlendiÄŸinde, kiÅŸinin bir saÄŸlık uzmanına baÅŸvurması tavsiye edilir. Hipoksemi ÅŸüphesi olan kiÅŸiler ne kadar oksijene sahip olduklarını evde bir nabız oksimetresi kullanarak kontrol edebilirler. Hipokseminin ciddi olduÄŸu durumlarda organ hasarının önlenmesi için bu durumun hemen tedavi edilerek kontrol altına alınması gerekmektedir. Bu nedenle hipoksemi, ihmal edilmemesi ve en kısa sürede tedavi edilmesi gereken önemli bir saÄŸlık sorunu olarak kabul edilmelidir.
Hipoksemi ve hipoksi sık sık birbirleriyle karıştırılan terimler olabilir. Ancak, her ikisi de farklı durumları ifade eder. Her iki terim de düÅŸük oksijen seviyelerini tanımlamak amacıyla kullanılır ancak bu oksijen eksikliÄŸi vücudun çeÅŸitli bölgelerinde görülür. Hipoksemi, kandaki azalan oksijen seviyelerini ifade ederken; hipoksi, dokulardaki düÅŸük oksijen seviyelerini belirtir. Hipoksemi ilerlediÄŸinde genellikle hipoksili hale gelir ve genellikle bu iki saÄŸlık durumu birlikte görülür. Ancak, bir kiÅŸi hipoksemi olabilirken mutlaka hipoksili olması gerekmez. Aynı ÅŸekilde, hipoksili bir kiÅŸi de her zaman hipoksemik olmayabilir.
Vücutta geliÅŸen hipoksi çeÅŸitli türleri vardır ve bu türler aÅŸağıdaki gibi sınıflandırılır:
Hipoksemi belirtileri ile hekime baÅŸvuran bir hasta ilk önce fiziksel muayeneden geçer. Fiziksel muayene esnasında genellikle akciÄŸer iÅŸlevlerini ölçen çeÅŸitli testler yapılır. Bu testlere ek olarak kan testleri ve çeÅŸitli görüntüleme yöntemleri de kullanılabilir.
Hipoksemi teÅŸhisinde oksijen ve atık gaz olan karbondioksit seviyeleri kontrol edilir. Damar yoluyla alınan kan örneÄŸi, laboratuvarda içerisindeki gaz düzeylerini analiz etmek için kullanılır. Bu test arteriyel kan gazı testi olarak adlandırılır. Yapılan kan testleri ile hastanın anemi problemi olup olmadığı da araÅŸtırılır. Anemi nefes darlığına yol açabileceÄŸinden, hipokseminin altında yatan nedenlerden biri olabilir.
Arteriyel kan gazı testine ilave olarak solunum fonksiyon testleri ve akciÄŸer röntgeni de yapılır. Solunum fonksiyon testleri ile akciÄŸerlerin saÄŸlıklı çalışıp çalışmadığı belirlenir. Bu testler sırasında akciÄŸere alınan hava miktarı ve dışarıya verilen hava kapasitesi deÄŸerlendirilir. Görüntüleme teknikleri ile akciÄŸerler detaylıca incelenir. Tüm analizler sonucunda, hastalara hipoksemi teÅŸhisi konulabilir ve genellikle bu durumun asıl sebebi belirlenebilir.
Hipoksemi tedavisi durumu tetikleyen ana sebep baz alınarak hastaya özel olarak planlanır. Bu kapsamda, ilaçlar veya diÄŸer tedavi yöntemleri ile kanın oksijen düzeyinin arttırılması amaçlanır. ÇoÄŸunlukla, dışarıdan oksijen verilerek bu yükseltme saÄŸlanır. Bu metod tamamlayıcı oksijen terapisi olarak da bilinir. Oksijen tankları ya da konsantratörleri aracılığıyla hastalar solunum yoluyla ekstra oksijen alırlar.
EÄŸer hipoksemi ciddi bir boyuttaysa, mekanik ventilatör kullanımı ile hastaların daha etkin nefes alması saÄŸlanır. EÄŸer bu yaklaşımlar hipoksemiyi düzeltmezse, ek ilaçlar ve terapiler devreye sokulur. KOAH nedeniyle hipoksemi yaÅŸayan kiÅŸilerde bronkodilatör veya steroid içerikli inhaler ilaçlar kullanılır. EÄŸer akciÄŸerde sıvı toplanması gibi bir durum varsa, diüretik ilaçlar önerilir. Uyku apnesi olan ve buna baÄŸlı olarak hipoksemi geliÅŸen kiÅŸiler için ise pozitif hava yolu basınç maskesi olan CPAP tedavisi gerekebilir. Hipokseminin devam ettiÄŸi durumlarda ek oksijen kullanımı gerekli olabilir. Solunum maskesi veya küçük bir tüp yardımıyla ekstra oksijen saÄŸlayan cihazlar temin edilerek hastaların evde ya da seyahat sırasında portatif bir cihazla oksijen alması saÄŸlanır.
Hipoksemi tedavi edilmediÄŸi ve ilerlediÄŸi takdirde vücuttaki dokular ve organlar gerekli oksijeni alamaz. Bu durum, doku ve organlardaki fonksiyonların bozulmasına neden olabilir ve mevcut organ veya dokuya zarar verebilir. Genellikle hipoksemiden en çok kalp ve beyin etkilenir. Hipokseminin acil ve müdahale edilmeyen durumları ise hayati risk taşıyabilir.
Hipoksemi riski bulunan kiÅŸilerin kan oksijen düzeylerini ideal sınırlarda koruması, bu riski minimize etme potansiyeli taşır. Hipoksemi riskinin azaltılması için çeÅŸitli tedbirler mevcuttur. İlk olarak, eÄŸer bir kiÅŸi hipoksemi belirtileri göstermeye baÅŸlarsa, derhal bir saÄŸlık kurumuyla iletiÅŸime geçmelidir. EÄŸer doktor ek oksijen tedavisi önerirse, reçetede belirtilen ÅŸekilde ilaçların kullanımı ihmal edilmemelidir. EÄŸer kiÅŸi sigara içiyorsa, sigarayı bırakmak akciÄŸer iÅŸlevlerini iyileÅŸtirerek hipoksemi riskini düÅŸürebilir. Nefes egzersizleri yaparak doÄŸru nefes alma teknikleri öÄŸrenilebilir ve daha verimli nefes almayı hedefleyen pratikler yapılabilir.
KAYNAK: https://www.mayoclinic.org/symptoms/hypoxemia/basics/definition/sym-20050930
Hipokseminin en erken göstergesi genellikle kulak çınlaması ve hapşırmadır; bunlar vücutta ortaya çıkan ilk semptomlardan ikisidir.
EÄŸer vücuttaki oksijen miktarı 80 mm HG’nin altına düÅŸerse, bu hipoksemi ÅŸüphesini doÄŸurabilir. EÄŸer seviye 60 mm Hg’nin altına inerse, bu durum ciddi bir hipoksemi vakası olarak kabul edilir.
EÄŸer kandaki oksijen miktarı yetersizse, bu durum tıbbi bir terim olan hipoksemi olarak tanımlanır. Hipoksemi genellikle solunum zorluÄŸu ve nefes darlığı gibi belirtilere yol açar.
Hipoksemi, dokulardaki oksijen eksikliği demektir. Bu durum tedavi edilmezse ve devam ederse, oksijen eksikliği diğer organlara zarar verme riski taşır.
Hipoksemi, kanın oksijen düzeyinin düÅŸük olmasıdır ve bu durum kanın dokulara yeterli miktarda oksijen taşıyamamasına, yani hipoksiye neden olabilir.