Mikrobiyota bedenimizde -özellikle sindirim sistemimizde- yaşayan geniş bir bakteri, virüs, mantar ve diğer mikroorganizmalar yelpazesini tanımlar. En yoğun olarak sindirim sistemi ve cildimizde bulunur. Bu mikroorganizmaların sağlığımız üzerinde direkt etkisi vardır. Bağırsak mikrobiyotası ise sindirimden bağışıklık sistemine dek pek çok fonksiyonu etkileyen kritik bir öneme sahiptir. Sağlıklı bir mikrobiyota, hastalıklardan koruma ve sağlıklı bir metabolizma oluşturma konusunda merkezi bir rol oynar. Mikrobiyota diyeti ve konu hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için derledik.
Mikrobiyota, insan vücudundaki belirli bölgelerde, örneğin sindirim sistemi gibi alanlarda yer alan tüm yararlı ve zararlı mikroorganizmaların toplamını ifade eder. Genellikle deri, solunum yolu, gastrointestinal sistem, idrar yolları, kan dolaşımı, ağız ve boğazda mikroorganizmalarla karşılaşılır. Son 10 yıl içerisinde bu konuda dünya genelinde yapılan çalışmalar büyük veriler elde etmiştir. HMP ve Meta HIT projeleri kapsamında mikrobiyomların genetik haritaları çizilmiş ve insan sağlığı üzerindeki etkileri incelenmiştir. En çok etkilediği alan bağışıklık sistemidir. "Vücudun ikinci beyni" olarak anılan bağırsaklar, büyük oranda mikroorganizma yükünü taşır ve vücuttaki önemli süreçlerin kontrolünü üstlenir.
Mikrobiyota, virüslerden bakterilere, mantarlardan protozoalara kadar birçok canlının ev sahibi olduğu konakla ilişkilendirilen olumlu ya da patojenik etkiler yaratır. Yapılan araştırmalar ortalama olarak insan vücudunda 1-3 kg ağırlığında olduğunu belirtir. Ayrıca, bedenimizin kendi hücrelerine nazaran 150 kat daha fazla genetik bilgi taşıdığı belirlenmiştir. Mikroorganizmaların taşıdığı genetik materyale ise mikrobiyom adı verilir.
Bağırsaklar, en fazla mikroorganizma çeşitliliğine ev sahipliği yapan organ olup, bu mikroorganizmalara bağırsak mikrobiyotası denir. İnsan sindirim sistemi ile doğrudan bağlantısı olan bu organizmalar hayati öneme sahiptir. Bağırsak florası, geniş bir ekosistem barındırır ve vücuttaki çeşitli biyokimyasal süreçlerin gerçekleşmesini sağlar. En bilinen yararları arasında besinleri parçalamak, bağışıklık sistemini desteklemek ve belirli vitaminlerin üretimine yardımcı olmak yer alır.
Mikrobiyom, bedenimizde yaşayan bakteri, mantar, virüs gibi tüm mikroorganizmaların ve onların genetik materyallerinin toplamını ifade eder.
Mikrobiyota analizi dışkı örneği üzerinde mikroorganizma incelemesi yaparak bağırsakla ilişkili hale getirilir. Bu test sayesinde hangi mikroorganizmaların var olduğu, mevcut sorunlar, bireye özel diyet düzeni ve alerjiler hakkında bilgi edinilir. Laboratuvar ortamında yapılan bu test ile aşağıdaki durumlar belirlenir:
Teste müracaat eden kişilerde kolon kanseri, otizm, Alzheimer, obezite, alerjik bağırsak sendromları, sindirim sorunları gibi çeşitli hastalıkların varlığı kontrol edilir. Bu sayede, hastalığa uygun yeni tedavi yöntemleri kişiye sunulabilir.
Mikroorganizmalar, vücut dengesini sağlamak için çeşitli görevler üstlenir. Mikrobiyotanın rolü ve bedene sağladığı destek aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
Bağırsak sağlığı bozulduğunda, besinlerin sindirimi tehlikeye girer ve bu durum, gıdaların biyo-yararlanımını azaltır. Dolayısıyla, vücudun enerji ihtiyacında, hücre yenilenmesi ve iyileşme süreçlerinde sorunlar ortaya çıkar. Savunma yanıtı zayıflayabilir ya da işlevsiz hale gelebilir, beyin aktivitesi olumsuz yönde etkilenebilir. Ayrıca, günümüzde kronik inflamasyonla ilişkili otoimmün hastalıkların temelinde bağırsak florasının olduğu belirtilmektedir. Mikrobiyota dengesini bozan durumlar genellikle şu şekildedir:
Mikroorganizmaların çeşitliliği ve sayısı, bağırsakları, bağışıklık sistemini, beyni ve metabolizmayı olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durum genellikle sindirim sistemi sorunlarına yol açarak metabolizmanın yavaşlamasına ve iltihaplanmaya sebep olur. Mikrobiyota çeşitliliğinin bozulması ile birlikte genellikle aşağıdaki hastalıklar görülebilir:
Mikrobiyota beslenme kişinin meyve, sebze ve hem beyaz hem de kırmızı et türleri gibi gıdaları dengeli bir şekilde tüketmesine dayalıdır. Sağlıklı bir beslenme rejimi ile yararlı mikroorganizmaların dengeye getirilmesi mümkündür. Bu süreçte yararlı bakteri popülasyonunu arttırıcı gıdaların tüketilmesi büyük önem taşır.
KAYNAK: https://www.fiosgenomics.com/microbiome-vs-microbiota/
Mikrobiyom, çevredeki tüm mikroorganizmaların genlerinin toplamını temsil ederken, mikrobiyota belirli bir alan, örneğin sindirim sistemi içinde bulunan mikroorganizmaları ifade eder. Kısacası, mikrobiyota vücuttaki bakterilerden meydana gelirken, insan mikrobiyomu bu hücrelerin taşıdığı genlerden oluşur.
Bakteri, mantar ve virüslerin yaşadığı bu dünya olan mikrobiyota, genellikle bağırsaklarda yer alır.
Mikrobiyota veya başka bir adıyla mikrobiyom, tükettiğimiz yiyeceklerle bedenimize giren bakterilerden oluşur.