444 3 703

Mikrobiyota ve Mikrobiyom Nedir? Bağırsak Mikrobiyotası Nedir?

 

Mikrobiyota bedenimizde -özellikle sindirim sistemimizde- yaÅŸayan geniÅŸ bir bakteri, virüs, mantar ve diÄŸer mikroorganizmalar yelpazesini tanımlar. En yoÄŸun olarak sindirim sistemi ve cildimizde bulunur. Bu mikroorganizmaların saÄŸlığımız üzerinde direkt etkisi vardır. Bağırsak mikrobiyotası ise sindirimden bağışıklık sistemine dek pek çok fonksiyonu etkileyen kritik bir öneme sahiptir. SaÄŸlıklı bir mikrobiyota, hastalıklardan koruma ve saÄŸlıklı bir metabolizma oluÅŸturma konusunda merkezi bir rol oynar. Mikrobiyota diyeti ve konu hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için derledik.

Mikrobiyota Nedir?

Mikrobiyota, insan vücudundaki belirli bölgelerde, örneÄŸin sindirim sistemi gibi alanlarda yer alan tüm yararlı ve zararlı mikroorganizmaların toplamını ifade eder. Genellikle deri, solunum yolu, gastrointestinal sistem, idrar yolları, kan dolaşımı, ağız ve boÄŸazda mikroorganizmalarla karşılaşılır. Son 10 yıl içerisinde bu konuda dünya genelinde yapılan çalışmalar büyük veriler elde etmiÅŸtir. HMP ve Meta HIT projeleri kapsamında mikrobiyomların genetik haritaları çizilmiÅŸ ve insan saÄŸlığı üzerindeki etkileri incelenmiÅŸtir. En çok etkilediÄŸi alan bağışıklık sistemidir. "Vücudun ikinci beyni" olarak anılan bağırsaklar, büyük oranda mikroorganizma yükünü taşır ve vücuttaki önemli süreçlerin kontrolünü üstlenir.

Mikrobiyota, virüslerden bakterilere, mantarlardan protozoalara kadar birçok canlının ev sahibi olduÄŸu konakla iliÅŸkilendirilen olumlu ya da patojenik etkiler yaratır. Yapılan araÅŸtırmalar ortalama olarak insan vücudunda 1-3 kg ağırlığında olduÄŸunu belirtir. Ayrıca, bedenimizin kendi hücrelerine nazaran 150 kat daha fazla genetik bilgi taşıdığı belirlenmiÅŸtir. Mikroorganizmaların taşıdığı genetik materyale ise mikrobiyom adı verilir.

Bağırsaklar, en fazla mikroorganizma çeÅŸitliliÄŸine ev sahipliÄŸi yapan organ olup, bu mikroorganizmalara bağırsak mikrobiyotası denir. İnsan sindirim sistemi ile doÄŸrudan baÄŸlantısı olan bu organizmalar hayati öneme sahiptir. Bağırsak florası, geniÅŸ bir ekosistem barındırır ve vücuttaki çeÅŸitli biyokimyasal süreçlerin gerçekleÅŸmesini saÄŸlar. En bilinen yararları arasında besinleri parçalamak, bağışıklık sistemini desteklemek ve belirli vitaminlerin üretimine yardımcı olmak yer alır.

Mikrobiyom Nedir?

Mikrobiyom, bedenimizde yaÅŸayan bakteri, mantar, virüs gibi tüm mikroorganizmaların ve onların genetik materyallerinin toplamını ifade eder.

Mikrobiyota Analizi Nasıl Yapılır?

Mikrobiyota analizi dışkı örneÄŸi üzerinde mikroorganizma incelemesi yaparak bağırsakla iliÅŸkili hale getirilir. Bu test sayesinde hangi mikroorganizmaların var olduÄŸu, mevcut sorunlar, bireye özel diyet düzeni ve alerjiler hakkında bilgi edinilir. Laboratuvar ortamında yapılan bu test ile aÅŸağıdaki durumlar belirlenir:

  • KiÅŸinin obeziteye olan eÄŸilimi
  • Süt, glüten gibi gıda alerjilerinin belirlenmesi ve bunlara yönelik beslenme planının oluÅŸturulması
  • Mikroorganizmalardan kaynaklı hastalık riskinin tespit edilmesi
  • Bağırsakta bulunan mikroorganizma türleri, miktarları ve en yoÄŸun olduÄŸu bölgelerin saptanması

Teste müracaat eden kiÅŸilerde kolon kanseri, otizm, Alzheimer, obezite, alerjik bağırsak sendromları, sindirim sorunları gibi çeÅŸitli hastalıkların varlığı kontrol edilir. Bu sayede, hastalığa uygun yeni tedavi yöntemleri kiÅŸiye sunulabilir.

Mikrobiyotanın İnsan Vücudunda Görevi Nedir?

Mikroorganizmalar, vücut dengesini saÄŸlamak için çeÅŸitli görevler üstlenir. Mikrobiyotanın rolü ve bedene saÄŸladığı destek aÅŸağıdaki ÅŸekilde sıralanabilir:

  • B ve K vitaminlerinin üretimini saÄŸlar. Özellikle B12 vitamini üretiminde aktif bir rol oynar.
  • Deride yaÅŸayan mikroorganizmalar, mantar ve bakteri enfeksiyonlarına karşı cildi korur. Bu durum egzama ve akne gibi cilt problemleriyle mücadelede bir bariyer oluÅŸturur.
  • Kadınlarda sıkça görülen candida albicans mantarı enfeksiyonuna karşı bağışıklık yanıtını artırarak yardımcı olur.
  • Antijen-antikor mekanizmasının geliÅŸiminde bağışıklık sistemi üzerinde kritik bir rol oynar.
  • Hastalık yapıcı enfeksiyonların etkilerini azaltmak için zararlı mikroorganizmaların çoÄŸalmasını engelleme konusunda yardımcıdır.
  • Demir, kalsiyum ve magnezyum gibi çok sayıda mineralin bağırsakta emilimini arttırmakla görevlidir.
  • Mikroorganizma dengesinin vücutta sürdürülmesi kalp ve damar hastalıkları, astım, alerjiler ve bağırsak sorunlarının önlenmesine yardımcı olur.
  • EÄŸer ince bağırsakta lifli gıdalar tam olarak sindirilmezse, bu gıdaların kalın bağırsakta parçalanmasını düzenlerler ve bu durum kısa zincirli yaÄŸ asitlerinin üretimini destekler. Omega 6 ve omega 9 gibi yaÄŸ asitleri ishal, ülseratif kolit veya kanser gibi hastalıkların önlenmesinde ön plana çıkar.
  • Serotonin gibi hormonları andıran kimyasallar, bağırsaktaki mikroorganizmalar tarafından uyarılır ve üretilir. Bu mikroorganizmalar, anksiyete ve stres gibi zihinsel problemlerin oluÅŸumunu engellemek amacıyla normal bağırsak iÅŸlevlerini destekler.

Mikrobiyota Dengesini Bozan Durumlar Nelerdir?

Bağırsak saÄŸlığı bozulduÄŸunda, besinlerin sindirimi tehlikeye girer ve bu durum, gıdaların biyo-yararlanımını azaltır. Dolayısıyla, vücudun enerji ihtiyacında, hücre yenilenmesi ve iyileÅŸme süreçlerinde sorunlar ortaya çıkar. Savunma yanıtı zayıflayabilir ya da iÅŸlevsiz hale gelebilir, beyin aktivitesi olumsuz yönde etkilenebilir. Ayrıca, günümüzde kronik inflamasyonla iliÅŸkili otoimmün hastalıkların temelinde bağırsak florasının olduÄŸu belirtilmektedir. Mikrobiyota dengesini bozan durumlar genellikle ÅŸu ÅŸekildedir:

  • Bireyin yaÅŸam tarzına baÄŸlı olarak hava kirliliÄŸi gibi çevresel faktörlere maruz kalması
  • Sigara ve alkol gibi toksin seviyesini yükselten alışkanlıklar
  • Trans yaÄŸlar, niÅŸastalı gıdalar ve ÅŸekerli ürünlerin aşırı tüketilmesine neden olan saÄŸlıksız beslenme alışkanlıkları
  • Uyku düzensizlikleri ve stres
  • Mısır özü, pamuk yağı, ayçiçek yağı gibi endüstriyel yaÄŸların fazla kullanımı
  • Antibiyotikler, aÄŸrı kesiciler, antidepresanlar ve proton pompası inhibitörleri gibi ilaçların mide üzerindeki etkisi
  • GenetiÄŸi deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ organizma (GDO) içeren paketli ürünlerde bulunan dolgu ve katkı maddeleri
  • Mikroorganizma dengesini bozan ve yararlı bakteri popülasyonunu azaltan bu faktörlerin sınırlandırılması ve önlenmesi kritiktir.

Mikrobiyota Dengesizliklerinin Belirtileri Nelerdir?

Mikroorganizmaların çeÅŸitliliÄŸi ve sayısı, bağırsakları, bağışıklık sistemini, beyni ve metabolizmayı olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durum genellikle sindirim sistemi sorunlarına yol açarak metabolizmanın yavaÅŸlamasına ve iltihaplanmaya sebep olur. Mikrobiyota çeÅŸitliliÄŸinin bozulması ile birlikte genellikle aÅŸağıdaki hastalıklar görülebilir:

  • Savunma Sistemi: Alerjik reaksiyonlar ortaya çıkabilir, yara iyileÅŸme süreci uzayabilir ve sık gribe yakalanma durumu yaÅŸanabilir.
  • Cilt Durumu: Akne, gül hastalığı, psoriasis, egzama ve sedef hastalığı gibi cilt problemleri meydana gelebilir.
  • Endokrin Denge: Adet döngüsü ile iliÅŸkili sorunlar, saç kaybı ve tiroid problemleri görülebilir.
  • Beyin Fonksiyonları: Uyku bozuklukları, hafıza sorunları, düÅŸünce problemleri, depresyon ve anksiyete durumları yaÅŸanabilir.
  • Genel Åžikayetler: Kronik yorgunluk, eklem ve kas aÄŸrıları, fazla kilo alma riski olabilir.
  • Gastroenterolojik Sorunlar: Reflü, mide yanması veya ekÅŸimesi, ÅŸiÅŸkinlik, bağırsak gazı, hazımsızlık ve gastrit gibi sorunlar meydana gelebilir.
  • Metabolizma Hızı: Karbonhidratlara yoÄŸun bir ÅŸekilde talep oluÅŸabilir, bu durum zararlı bakterilerin ÅŸekerli gıdalarla beslenmesini ve olumsuz sürecin artmasını saÄŸlar.

Mikrobiyota Diyeti Nasıl Yapılır?

Mikrobiyota beslenme kiÅŸinin meyve, sebze ve hem beyaz hem de kırmızı et türleri gibi gıdaları dengeli bir ÅŸekilde tüketmesine dayalıdır. SaÄŸlıklı bir beslenme rejimi ile yararlı mikroorganizmaların dengeye getirilmesi mümkündür. Bu süreçte yararlı bakteri popülasyonunu arttırıcı gıdaların tüketilmesi büyük önem taşır.

  • Probiyotik barındıran besinlerin tüketilmesi. Probiyotikler, bağırsak florasını oluÅŸturan faydalı bakterilerdir. Bu faydalı bakterilerin bağırsakta dengeli bir ÅŸekilde bulunması, vücut homeostazisi için çok önemlidir. Lifli sebze ve meyveler, bu yararlı bakterilerin artmasına yardımcı olarak öÄŸünlerimize eklenebilir.
  • Probiyotikleri aktive eden yiyeceklerin alınması. Fermentasyon ile elde edilen gıdalar prebiyotikler açısından zengindir. Prebiyotikler, faydalı bakterilerin beslendiÄŸi temel maddelerdir. TurÅŸu ve yoÄŸurt gibi gıdaların içindeki prebiyotikler, faydalı bakterilerin uzun süre çoÄŸalmasına destek verir.
  • İşlenmiÅŸ gıdaların diyetten çıkarılması: Paketli ve iÅŸlenmiÅŸ gıdaların içerisinde bulunan dolgu ve katkı maddeleri, faydalı bakteri sayısının azalmasına neden olabilir. Bu durum, bağırsak florasında bulunan iyi ve kötü bakteri dengesini bozar ve bağışıklık sistemine zarar verebilir.
  • Makro ve mikro molekülleri diyete dahil etme. Proteinler, bağırsaklardaki bakteri sayısını artırmada yardımcı olan makro moleküllerdir. Bu yüzden hem bitkisel hem de hayvansal kaynaklı amino asitlerin günlük tüketimine özen gösterilmelidir. Ancak karbonhidrat ve doymuÅŸ yaÄŸların aşırı tüketimi ince ve kalın bağırsağın iÅŸleyiÅŸini bozabilir ve faydalı bakteri sayısının azalmasına sebep olabilir.

KAYNAK: https://www.fiosgenomics.com/microbiome-vs-microbiota/

SIK SORULAN SORULAR

Mikrobiyom, çevredeki tüm mikroorganizmaların genlerinin toplamını temsil ederken, mikrobiyota belirli bir alan, örneÄŸin sindirim sistemi içinde bulunan mikroorganizmaları ifade eder. Kısacası, mikrobiyota vücuttaki bakterilerden meydana gelirken, insan mikrobiyomu bu hücrelerin taşıdığı genlerden oluÅŸur.

Bakteri, mantar ve virüslerin yaÅŸadığı bu dünya olan mikrobiyota, genellikle bağırsaklarda yer alır.

Mikrobiyota veya baÅŸka bir adıyla mikrobiyom, tükettiÄŸimiz yiyeceklerle bedenimize giren bakterilerden oluÅŸur.

Web ve Tıbbi Yayın KuruluGüncellenme Tarihi: 08.04.2024 08:50Yayınlanma Tarihi: 08.04.2024 21:27
Yorum Ekle


KATEGORİLER