444 3 703

Şeker Hastalığı Ameliyatı Hangi Hastalara Uygulanır?

Tip 2 Diyabet (Şeker Hastalığı) Cerrahisi Obezite Cerrahisi Sonrası Vücut Toparlama: Post Bariatrik Cerrahi
Şeker Hastalığı Ameliyatı Hangi Hastalara Uygulanır?

 

Şeker hastalığı, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen kronik bir sağlık sorunudur. İleri düzeyde kontrol edilemeyen diyabet, bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürürken ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Modern tıbbın sunduğu yenilikçi tedavi yöntemlerinden biri olan şeker hastalığı ameliyatı, özellikle tip 2 diyabet hastaları için umut verici bir çözüm olarak öne çıkmaktadır.

Her Tip 2 Diyabet Hastasına Şeker Hastalığı Ameliyatı Uygulanır mı?

Her tip 2 diyabet hastasına şeker hastalığı ameliyatı uygulanmaz. Bu cerrahi müdahale belirli kriterleri karşılayan hastalar için uygun bir seçenek olabilir. Şeker hastalığı ameliyatı özellikle geleneksel tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen, uzun süreli ve kontrol edilemeyen diyabet hastalarında düşünülür. Ameliyatın uygunluğu değerlendirilirken hastanın yaşı, genel sağlık durumu, vücut kitle indeksi ve diyabet süresi gibi faktörler göz önünde bulundurulur. Ayrıca ameliyatın başarısını ve hastanın ameliyat sonrası yaşam tarzına uyum sağlama potansiyelini etkileyebilecek psikolojik ve sosyal faktörler de dikkate alınır. Bu nedenle her tip 2 diyabet hastası için şeker hastalığı ameliyatı uygun bir seçenek değildir ve her bireyin durumu ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Vücut İnsülin Direnci Açısından Nasıl Değerlendirilir?

Vücut insülin direnci açısından değerlendirildiğinde doktorlar genellikle birkaç farklı test ve yöntem kullanır. İnsülin direncini değerlendirmek için yaygın olarak kullanılan yöntemler aşağıdaki gibidir:

  • Açlık Kan Şekeri Testi: Açlık durumunda kan şekeri seviyesini ölçer. Yüksek açlık kan şekeri seviyeleri insülin direncinin bir göstergesi olabilir.
  • Oral Glukoz Tolerans Testi (OGTT): Glukoz çözeltisi içildikten sonra kan şekeri seviyelerinin nasıl değiştiğini ölçer. İnsülin direnci olan bireyler, glukoz alımından sonra kan şekerinde daha uzun süre yüksek seviyelerde kalabilirler.
  • HbA1c Testi: Son 2-3 aylık ortalama kan şekeri seviyelerini ölçer. Yüksek HbA1c seviyeleri, insülin direnci ve diyabetin göstergesi olabilir.
  • HOMA-IR: Açlık plazma insülini ve açlık plazma glukozu kullanarak insülin direncini tahmin eder. HOMA-IR değeri yüksek olan bireylerde insülin direnci daha olasıdır.
  • C-Peptid Testi: Vücutta üretilen insülin miktarını belirler. Yüksek C-peptid seviyeleri insülin direncinin bir işareti olabilir.
  • İnsülin Seviyesi Testi: Kan insülin seviyesi ölçülerek insülin direnci değerlendirilebilir. Yüksek insülin seviyeleri vücudun daha fazla insülin üreterek dirençle başa çıkmaya çalıştığını gösterir.
  • Metabolik Sendrom Belirtileri: Yüksek tansiyon yüksek trigliserid seviyeleri, düşük HDL kolesterol seviyeleri, abdominal obezite gibi metabolik sendrom belirtileri insülin direncinin işareti olabilir.
  • Aile ve Kişisel Tıbbi Geçmiş: Diyabet veya insülin direnci öyküsü olan bireyler, insülin direnci açısından daha yüksek risk altındadır.

Şişman Hastalarda Şeker Hastalığı Neden Daha Fazla Görülür?

Şişman hastalarda şeker hastalığının daha fazla görülmesinin birkaç ana nedeni vardır. Bunlar genellikle obezite ile ilişkili metabolik ve fizyolojik değişikliklerle ilgilidir. Bu değişiklikler aşağıdaki gibidir:

  • İnsülin Direnci: Şişman bireylerde özellikle karın bölgesinde fazla yağ birikimi, insülinin etkili bir şekilde çalışmasını engelleyebilir. Bu durumda vücut kan şekerini kontrol etmek için daha fazla insülin üretmek zorunda kalır. Zamanla pankreas bu yüksek talebe yetişemez ve kan şekeri seviyeleri yükselmeye başlar, bu da tip 2 diyabet gelişimine yol açar.
  • Enflamasyon: Obezite vücutta kronik düşük dereceli enflamasyona neden olabilir. Yağ dokusu, enflamatuar sitokinler adı verilen maddeler üretir ve bu maddeler insülinin etkisini bozabilir. Enflamasyon, insülin direncini artırarak diyabet riskini yükseltir.
  • Lipid Birikimi: Obez bireylerde, yağ hücrelerinde aşırı yağ birikimi ve bu yağın diğer dokulara (kas ve karaciğer gibi) yayılması insülin direncine neden olabilir. Kas ve karaciğer hücrelerinde biriken yağ, insülin sinyalizasyonunu bozar ve glukoz alımını azaltır.
  • Hormonlar ve Adipokinler: Yağ dokusu, leptin, adiponektin ve rezistin gibi çeşitli hormonlar (adipokinler) üretir. Bu hormonlar enerji dengesi ve insülin duyarlılığı üzerinde önemli bir rol oynar. Obezitede, bu hormonların dengesizliği insülin direncine katkıda bulunabilir.
  • B-Hücre Fonksiyonu: Pankreastaki beta hücreleri insülin üretir. Obezite, bu hücrelerin işlevini bozabilir ve insülin salgılama kapasitesini azaltabilir. Zamanla, beta hücreleri tükenebilir ve yeterli insülin üretilemez, bu da diyabet gelişimine katkıda bulunur.
  • Genetik Faktörler: Hem obezite hem de tip 2 diyabet için genetik yatkınlık önemli bir rol oynar. Ailede obezite ve diyabet öyküsü olan bireyler, her iki durum için de daha yüksek risk altındadır.

Metabolik Cerrahi (Şeker Hastalığı Ameliyatı) Nedir?

Metabolik cerrahi, obezite ve tip 2 diyabet (şeker hastalığı) tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemleri kapsayan bir alandır. Özellikle tip 2 diyabetin kontrol altına alınması veya tamamen iyileştirilmesi amacıyla uygulanan bu cerrahiler, genellikle mide küçültme veya bağırsakların yeniden yapılandırılması gibi yöntemleri içerebilir. Metabolik cerrahinin faydaları aşağıdaki gibidir:

  • Kan şekeri düzeylerinin normalleşmesi veya iyileşmesi.
  • Diyabet ilaçlarının kullanımının azaltılması veya tamamen bırakılması.
  • Kilo kaybı ve obeziteye bağlı diğer sağlık sorunlarının düzelmesi.
  • Kalp hastalığı, hipertansiyon ve uyku apnesi gibi diyabete bağlı komplikasyonların riskinin azalması.

Ancak metabolik cerrahi her hasta için uygun olmayabilir ve cerrahi müdahale öncesinde detaylı bir değerlendirme yapılması gereklidir. Ameliyat sonrası yaşam tarzı değişiklikleri ve düzenli tıbbi takip, başarı ve uzun dönem sağlıklı sonuçlar için önemlidir.

Metabolik Cerrahi Kimlere Uygulanır?

Dünya Diyabet Federasyonu’na göre yalnızca tip 2 şeker hastalarına uygulanır.

Metabolik Cerrahi Hangi Durumlarda Uygulanır?

Metabolik cerrahi obezite ve ona bağlı metabolik hastalıkların (özellikle tip 2 diyabet) tedavisinde kullanılan bir cerrahi müdahale yöntemidir. Bu tür ameliyatlar genellikle belirli kriterlere sahip hastalarda uygulanır. Metabolik cerrahinin uygulanabileceği durumlar aşağıdaki gibidir:

  • BMI ≥ 40 kg/m² olan ve diyet, egzersiz ve ilaçlarla kilo vermede başarısız olan hastalar.
  • BMI ≥ 35 kg/m² olup ciddi sağlık sorunları (hipertansiyon, uyku apnesi, tip 2 diyabet gibi) olan hastalar.
  • Geleneksel tedavi yöntemlerine (diyet, egzersiz, ilaçlar) rağmen kan şekeri kontrolü sağlanamayan tip 2 diyabet hastaları.
  • Tip 2 diyabetin erken evrelerinde olan ve kilo kaybı ile diyabet kontrolünde belirgin iyileşme potansiyeline sahip hastalar.
  • Hipertansiyon, hiperlipidemi, karaciğer yağlanması (non-alkolik steatohepatit), uyku apnesi, gastroözofageal reflü hastalığı (GERD) gibi obeziteye bağlı diğer sağlık sorunları olan hastalar.
  • Obezite nedeniyle günlük aktivitelerini yerine getirmekte zorlanan ve yaşam kalitesinde ciddi düşüş yaşayan hastalar.
  • Obezite nedeniyle psikolojik sorunlar (depresyon, anksiyete) yaşayan ve sosyal yaşamda ciddi sıkıntılar çeken hastalar.
  • Daha önce çeşitli kilo verme yöntemlerini (diyet, egzersiz, farmakolojik tedaviler) denemiş ancak başarılı olamamış hastalar.

Metabolik cerrahinin uygulanmasına karar verilirken hastaların genel sağlık durumu, ameliyatın potansiyel riskleri ve faydaları, hastanın ameliyat sonrası yaşam tarzına uyum sağlama yeteneği gibi faktörler dikkatlice değerlendirilir. Cerrahi müdahale, hastaların multidisipliner bir sağlık ekibi (cerrah, endokrinolog, diyetisyen, psikolog vb.) tarafından kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesini gerektirir.

KAYNAK: https://kerimguzel.com.tr/en/diabetes/who-is-suitable-for-type-2-diabetes-surgery/

SIK SORULAN SORULAR

Ameliyattan sonra şeker hastalığından kurtulma oranları ve hastalığın tekrar etme ihtimali bireysel faktörlere bağlıdır. Metabolik cerrahiden sonra, tip 2 diyabet hastalarının önemli bir kısmı remisyon yaşar. Bu, kan şekeri seviyelerinin ilaçsız olarak normal aralıklarda kalması anlamına gelir. Bazı çalışmalar, hastaların %60-80'inin tam veya kısmi remisyon yaşadığını göstermektedir. Ameliyat sonrası kan şekeri kontrolünde belirgin iyileşme gözlemlenebilir. Ancak remisyonun kalıcılığı hastanın ameliyat sonrası yaşam tarzı değişikliklerine uyumuna, kilo yönetimine ve genel sağlık durumuna bağlıdır.

Metabolik cerrahinin temel amacı, tip 2 diyabet ve diğer metabolik hastalıkları tedavi etmektir. Kilo kaybı, bu ameliyatların bir yan etkisi olarak görülür. Şişmanlık ameliyatı olarak da bilinen bariatrik cerrahinin ana hedefi ciddi obeziteyi tedavi etmek ve kilo kaybı sağlamaktır. Ancak, kilo kaybı ile birlikte diyabet ve diğer obeziteye bağlı hastalıklarda da iyileşme görülebilir. Metabolik cerrahi genellikle BMI’den bağımsız olarak, tip 2 diyabet ve metabolik sendromu olan hastalara uygulanabilir. Şişmanlık ameliyatı genellikle BMI 35 ve üzeri olan hastalara uygulanır. BMI 30-35 arasında olan hastalarda, ciddi sağlık sorunları varsa düşünülür.

Şişmanlık ameliyatları (bariatrik cerrahi) özellikle tip 2 diyabet hastalarında şeker hastalığını tedavi edebilir. Bu ameliyatlar kilo kaybı sağladıkları ve metabolik değişikliklere neden oldukları için diyabet yönetiminde önemli iyileşmelere yol açabilir. Kilo kaybı ile birlikte insülin duyarlılığı artar, kan şekeri kontrolü iyileşir ve bazı hastalarda diyabet remisyona girebilir. Ancak, her hastanın durumu farklıdır ve ameliyat sonrası sürekli tıbbi takip ve yaşam tarzı değişiklikleri gereklidir.

Web ve Tıbbi Yayın KuruluGüncellenme Tarihi: 16.07.2024 15:45Yayınlanma Tarihi: 16.07.2024 13:28
Yorum Ekle