444 3 703

Kilo Vermekte Zorlanıyorsanız Suçlu Hormonlarınız Olabilir mi?

Bilgi Talep Formu

Kalorileri sayıyor, düzenli egzersiz yapıyor, işlenmiş gıdalardan uzak duruyorsunuz... Kısacası, kilo vermek için "kitapta yazan" her kurala harfiyen uyuyorsunuz. Ancak tüm bu çabalara rağmen tartıdaki rakam bir türlü oynamıyor, hatta bazen yukarı doğru çıkıyorsa, hissettiğiniz hayal kırıklığını ve yorgunluğu anlamak hiç de zor değil. Peki, sorun irade eksikliğinizde değil de, vücudunuzun içindeki sessiz ve görünmez yöneticilerde, yani hormonlarınızda olabilir mi?

Kilo yönetimi, basit bir "alınan kalori vs. yakılan kalori" matematiğinden çok daha karmaşıktır. Bu denklemin en önemli değişkenlerinden biri, vücudumuzun orkestra şefleri olan hormonlardır. İştahımızdan metabolizma hızımıza, yağ depolama eğilimimizden enerji seviyemize kadar her şeyi onlar yönetir. Eğer bu orkestradaki bir enstrüman bile akortsuz çalmaya başlarsa, tüm melodi bozulabilir.

Bu yazıda, kilo vermenizi engelleyen en yaygın hormonal şüphelileri ve vücudunuzun size gönderdiği sinyalleri nasıl okumanız gerektiğini inceliyoruz. 

 

 

Kilo Vermenizi Engelleyen 5 Hormonal Şüpheli 

 

Eğer diyet ve egzersize rağmen kilo veremiyorsanız, bir endokrinoloji uzmanıyla görüşerek bu hormonların seviyelerini kontrol ettirmeniz faydalı olabilir.

1. İnsülin: Yağ Depolama Hormonu

İnsülin, pankreas tarafından üretilen ve kan şekerini düzenleyen hayati bir hormondur. Yediğimiz karbonhidratlar şekere dönüştüğünde, insülin bu şekeri enerji olarak kullanmaları için hücrelere taşır.

  • Sorun Nerede Başlıyor? Özellikle işlenmiş karbonhidratlar ve şeker ağırlıklı bir beslenme düzeni, vücudun sürekli olarak yüksek miktarda insülin salgılamasına neden olur. Zamanla hücreler bu sürekli çağrıya karşı "sağırlaşır" ve insülin direnci gelişir.
  • Sonuç: Hücrelere giremeyen şeker, enerji olarak kullanılamaz ve vücut bunu doğrudan yağ olarak depolamaya başlar. Özellikle karın ve bel çevresindeki yağlanmanın en önemli nedenlerinden biridir. Üstelik, kan şekeri dengesizliği sık sık açlık ve tatlı krizlerine yol açarak bir kısır döngü yaratır.

2. Tiroid Hormonları: Metabolizmanın Gaz Pedalı

Boynumuzda bulunan tiroid bezi, vücudumuzun metabolizma hızını, yani kalori yakma kapasitesini kontrol eden hormonlar üretir.

  • Sorun Nerede Başlıyor? Tiroid bezi yeterince hormon üretmediğinde, bu durum hipotiroidi olarak adlandırılır. Metabolizmanın gaz pedalı adeta bozulur ve her şey yavaşlar.
  • Sonuç: Normalden daha az yemenize rağmen kilo alımı veya kilo verememe, sürekli yorgunluk, üşüme hissi, kabızlık ve cilt kuruluğu gibi belirtiler ortaya çıkar. Diyet ve egzersize en dirençli kilo problemlerinin arkasında genellikle yavaş çalışan bir tiroid bezi yatar.

3. Kortizol: Stres ve Göbek Yağı Hormonu

Kortizol, böbreküstü bezleri tarafından salgılanan ve "savaş ya da kaç" tepkimizi yöneten birincil stres hormonumuzdur.

  • Sorun Nerede Başlıyor? Modern yaşamdaki trafik, iş stresi, uykusuzluk gibi faktörler, vücudun sürekli olarak kortizol salgılamasına neden olur. Bu kronik stres durumu, vücudu sürekli bir alarm halinde tutar.
  • Sonuç: Yüksek kortizol seviyeleri, özellikle şekerli ve yağlı yiyeceklere karşı iştahı artırır ("duygusal yeme"). Daha da kötüsü, vücuda aldığı fazla kalorileri özellikle göbek bölgesinde yağ olarak depolaması için sinyal gönderir.

4. Leptin: Tokluk Sinyali

Leptin, yağ hücreleri tarafından üretilen ve beyne "doyduk, artık yemeği bırakabilirsin" sinyalini gönderen bir tokluk hormonudur.

  • Sorun Nerede Başlıyor? Aşırı kilolu kişilerde, vücutta çok fazla yağ hücresi olduğu için leptin seviyeleri de yüksektir. Ancak zamanla beyin, bu sürekli yüksek sinyale karşı duyarsızlaşır ve leptin direnci gelişir.
  • Sonuç: Beyniniz, vücudunuzda bol miktarda enerji (yağ) depolanmış olmasına rağmen tokluk sinyalini alamaz. Bu nedenle, kendinizi sürekli aç hissedersiniz ve doyma hissini kaybedersiniz.

5. Östrojen: Kadınlık Hormonundaki Denge Oyunu

Östrojen, kadın üreme sağlığı için kritik bir hormondur. Ancak seviyelerindeki dengesizlikler kilo kontrolünü zorlaştırabilir.

  • Sorun Nerede Başlıyor? Hem çok yüksek (östrojen dominansı) hem de çok düşük (özellikle menopoz döneminde) östrojen seviyeleri, vücudun yağ depolama şeklini değiştirebilir.
  • Sonuç: Özellikle perimenopoz ve menopoz dönemlerinde östrojen seviyelerindeki düşüş, vücudun kalça ve basenler yerine karın bölgesinde yağ depolamasına neden olabilir.

 

Peki, Çözüm Ne? Kendi Kendinize Teşhis Koymayın! 

 

Eğer bu belirtilerden birkaçı size tanıdık geliyorsa, yapmanız gereken ilk şey kendi kendinize teşhis koyup internetten bulduğunuz takviyeleri kullanmak değildir.

Doğru yol, bir dahiliye veya endokrinoloji uzmanına başvurmaktır. Doktorunuz, tıbbi öykünüzü dinledikten sonra yapacağı basit bir kan testi ile hormon seviyelerinizi kontrol edebilir ve altta yatan bir sorun olup olmadığını belirleyebilir.

Web ve Tıbbi Yayın KuruluGüncellenme Tarihi: 02.10.2025 16:12Yayınlanma Tarihi: 02.10.2025 16:12
Yorum Ekle


KATEGORİLER
Bilgi Talep Formu

Bilgi almak için lütfen formu doldurun!