Mavi dil hastalığı özellikle sığır, koyun ve keçi gibi geviş getiren hayvanlarda görülen viral bir enfeksiyondur. Son yıllarda hayvan hastalıkları ve bunların insan sağlığı üzerindeki etkileri daha fazla gündeme gelmiştir. Bu durum insanların mavi dil hastalığının insanlara bulaşıp bulaşmadığı konusunda merak etmelerine neden olmuştur. Ancak bilimsel araştırmalar mavi dil virüsünün insanlara geçiş yapmadığını ve bu hastalığın yalnızca hayvanları etkilediğini göstermektedir.
Mavi dil virüsü özellikle sığır, koyun ve keçi gibi geviş getiren hayvanlarda görülen viral bir enfeksiyon hastalığıdır. Genellikle nemli bölgelerde tatarcık sineklerinin hayvanları ısırarak bulaşır. Tatarcık sinekleri, nisan ile kasım ayları arasında sıkça çoğalır ve özellikle yaz aylarında yağışlı bölgelerde hastalığın yayılması daha yaygın hale gelir.
Ayrıca hijyen kurallarına uyulmadan kullanılan enjektörler gibi kontamine ekipmanlar da virüsün yayılmasına neden olabilir. Enfekte hayvanlarda ateş, iştahsızlık, burun akıntısı gibi genel belirtiler ile birlikte vücut bölgelerinde iltihaplanma ve dilde renk değişikliği gibi yerel belirtiler gözlemlenir.
Mavi dil virüsü küçükbaş ve büyükbaş besi hayvanları ile lamalarda hastalığa yol açmaktadır. Hayvanlarda genellikle yüksek ateş, meme dokusunda, göz çevresinde, ağız çevresinde ve genital bölgelerde yaygın iltihaplanma ile kendini gösterir.
Ayrıca burun ve ağızda salgı artışı, ciltte kuruma ve döküntüler, dilde şişlik ve morarma gibi belirtiler de ortaya çıkar. Hastalığın ilerlemesiyle hayvanlarda halsizlik, iştahsızlık, harekete isteksizlik ve solunum problemleri gelişebilir. Etkilenen hayvanlarda süt veriminde hızlı bir düşüş de görülebilir. Gebe hayvanlarda düşük riski artırmasa da, doğum sonrası bazı buzağılarda doğumsal anomalilerin gelişebileceği bildirilmiştir.
Yapılan araştırmalar mavi dil virüsünün insanlarda enfeksiyona yol açtığına dair herhangi bir kanıt bulunmadığını göstermektedir. Hayvandan hayvana veya hayvandan insana doğrudan bulaşmamaktadır. Ayrıca etkilenen hayvanlara ait ürünlerin kullanılmasının da hastalığın yayılmasına neden olduğu tespit edilmemiştir. Bu nedenle mavi dil hastalığı gıda güvenliği açısından bir tehlike oluşturmamaktadır.
Mavi dil virüsünün önem arz etmesinin asıl nedeni hastalığın hayvanlar arasında yayılabilmesi ve geniş çapta hayvan ölümlerine yol açabilmesidir. Etkili bir tedavi yöntemi olmadığı için hastalığın kontrol altına alınmasında ticari hayvan transferlerinin durdurulması ve karantina önlemlerinin alınması gerekmektedir.
Ayrıca sağlıklı hayvanların aşılanması da salgınla mücadelede kritik bir rol oynamaktadır. Ancak mavi dil virüsü aşısı buzağılarda doğumsal anomali riskini artırabileceği için gebe hayvanların aşılanması önerilmemektedir.
Mavi dil hastalığı BTV (Blue Tongue Virus - Mavi Dil Virüsü) adı verilen virüsün neden olduğu bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu virüs enfekte olan Culicoides türü böceklerin hayvanları ısırmasıyla bulaşır. Mavi dil virüsünün 24 farklı alt tipi yani serotipi bulunmaktadır. Bu alt tipler hastalığın şiddetini ve etkilenen hayvan türünü belirlemede önemli bir rol oynar. Farklı serotipler, farklı hayvan türlerinde ve çeşitli coğrafi bölgelerde değişen hastalık belirtileri ve şiddeti gösterebilir.
Mavi dil hastalığı, hayvanlarda çeşitli belirtilerle kendini gösterir. Mavi dil hastalığı belirtileri arasında yüksek ateş, dilde mavi renk değişikliği, aşırı salya akması, yürümede aksama, baş ve boyun şişmesi ile hayvanın yününde azalma yer alır. Virüsün türü ve hayvanın cinsine göre bu belirtiler değişiklik gösterebilir.
Özellikle koyunlarda hastalık ağır seyrettiğinde, sağlıklı durumun tamamen kaybolmasına ve %2-30 oranında ölümlere neden olabilir; bazı bölgelerde bu oran %70'e kadar çıkabilir. Koyunlarda mavi dil hastalığı klinik belirtileri aşağıdaki gibidir:
Sığır ve keçilerde ise hastalık genellikle belirgin semptomlar göstermez. Ancak bu hayvanlarda görülebilecek belirtiler arasında burun akıntısı, ağızda şişme ve ülser ile şişmiş emzikler bulunur. Anne hayvan hamileyken enfekte olursa doğan yavrular mavi dil virüsü (BTV-8) ile enfekte olabilir. Bu durumda belirtiler arasında küçük, zayıf veya deforme olmuş hayvanların doğması, doğumdan sonraki günlerde ölümler ve kürtaj gibi durumlar yer alır.
BTV (Blue Tongue Virus - Mavi Dil Virüsü) 24 farklı alt tipe sahip bir virüstür ve enfekte olmuş Culicoides türü sineklerin hayvanları ısırması yoluyla bulaşır. Bu sinekler enfekte bir hayvanı ısırdıklarında virüsü alır ve daha sonra başka hayvanları ısırarak enfeksiyonu yayarlar. Bu şekilde mavi dil virüsü hayvanlar arasında hızla yayılabilir.
Mavi dil hastalığının teşhisi belirtileri gösteren ve şüpheli bulunan hayvanlardan alınan kan testleri ile yapılır. Ayrıca ağız, burun ve göz akıntılarının incelenmesi de teşhis sürecinde önemlidir. Bu yöntemler hastalığın varlığını belirlemek için kullanılır.
Mavi dil hastalığının kesin bir tedavisi bulunmamaktadır bu nedenle koruyucu önlemler almak büyük önem taşır. Hastalıkla mücadelede ana yöntemler karantina uygulamaları, hasta hayvanların imhası ve sokucu sineklerle mücadele ile birlikte aşılamadır.
Ancak mavi dil aşısı gebelik dönemindeki hayvanlarda yavru kayıplarına ve doğumsal anomalilere yol açabileceğinden bu hayvanlara aşı yapılması önerilmez.
Gebe olmayan ve hastalığın bulaştığı hayvanlar aşılandığında hastalığı daha hafif bir şekilde atlatmaları mümkündür. Ayrıca hastalığın diğer hayvanlara yayılmasını önlemek için yerel yönetimler tarafından böcek ve sineklerle etkili bir şekilde mücadele edilmelidir.
Virüsün yayılma döneminden önce özellikle hamile hayvanların ilaçlanması faydalı olacaktır. Mavi dil hastalığı tespit edildiğinde hemen yetkililere bildirim yapılmalı ve etkilenen hayvanlar mavi dil hastalığı tedavisi için karantinaya alınmalıdır.
Hayvanlar arasında virüsü taşıyan böceklerin kontrolü ve hayvanların düzenli aşılanması önemlidir. Hastalıkla etkili bir şekilde mücadele edebilmek için belirtiler gösteren hayvanların uzmana muayene ettirilmesi ve mavi dil hastalığı şüphesi durumunda yetkililere bildirilmesi gerekmektedir.
Hastalığın erken tespiti hem aynı işletmedeki diğer hayvanların sağlığı hem de çevredeki hayvanların güvenliği açısından kritik öneme sahiptir. Bu nedenle hastalık belirtileri gösteren hayvanların zaman kaybetmeden bir veterinere gösterilmesi önerilir.
“Mavi dil hastalığı ölümcül müdür?” sorusunun yanıtı hastalıkla ilgili merak edilenler arasındadır. Mavi dil hastalığı hayvanlarda ağır seyredebilir ve ölümle sonuçlanabilir. Genç hayvanlarda ishal ve diğer belirtilerin görülmesinden 2-8 gün sonra ölüm gerçekleşebilir. Bazı durumlarda ölüm, çok daha uzun bir süre sonra da meydana gelebilir. Kuzularda ölüm oranı %95'e kadar çıkabilir.
Sığırlarda benzer belirtiler gözlemlense de genellikle daha hafif seyreder ve bazen fark edilmez. Ancak gebe ineklerde AH sendromu olarak bilinen anomalili buzağı doğumları ve ölü doğumlar görülebilir.
Yapılan araştırmalar mavi dil virüsünün insanlarda enfeksiyona neden olduğuna dair herhangi bir kanıt bulamamıştır.
Virüsler viremi döneminden önce kan damarlarının endotel hücrelerinde çoğalmaktadır. Bu değişiklikler damar daralmalarına, eksudasyona ve vücudun çeşitli bölgelerinde ödemlere yol açar. Bu nedenle hayvanların dilinde ödem oluşur ve damar daralmaları sonucunda dilin rengi maviye döner.
Mavi dil hastalığı özellikle Afrika bölgesinde yaygın olarak görülmekte olup iklim değişiklikleri nedeniyle daha geniş alanlara yayılmıştır. Avrupa, Asya, Amerika, Avustralya ve Türkiye gibi birçok ülkede de vakalar gözlemlenmektedir.
Koyunlarda ciddi kayıplara yol açabilir ve hayvan sahipleri ile hayvan ticareti üzerinde önemli bir etki yaratır. Hastalık salgınları durumunda karantina bölgeleri oluşturulur ve bu bölgelerdeki hayvanların sevkiyatına izin verilmez. Böylece diğer bölgelerde bulunan hayvanların hastalığa yakalanması önlenir.
Mavi dil virüsü öncelikle küçükbaş ve büyükbaş besi hayvanlarında ayrıca lamalarda, antiloplarda ve ceylanlarda mavi dil hastalığına yol açar.